Anlayana izafe Halis Arlıoğlu Sayı:
96 -
Mevsimlerim bahardı, işte bu gün kış oldu.
Gönülde açan gülüm, böyle sararıp soldu.
Dün bana cânân iken, bugün baktım el oldu...
Hicrânımın sebebi; bir vefâsız yâr oldu.
Yetişir mi bilemem, iş bu feryâdım sana?
Hasretinle yandım ben, o yıllardan bu yana.
Yakışır mı bu cefâ, bunca sitem, naz sana?
Dert kederle dolmuşum, doğduğumdan bu yana.
Sâkin bir hayât için, uzun yıllar bekledim...
Mahkûm ettin sen beni, buna ‘kaderim’ derim.
Andıkça yanıyorum, nasıl geçmiş günlerim?
Geçmişteki yılları, elbet bu gün özlerim.
Dünyâda hisli olmak, dertlerin en başıymış.
Istırap çekenlerin, o dertler sırdaşıymış…
Her şiirde bir his var, dolar boşalır duygular.
Anlamayan ne bilir, bunu hisseden anlar...
Hissizlikten bîzârım, artıyor âhu-zârım...
O türlü duygusuzdan, Allâh’a intizârım, beklentim.
Bir hisli yüreğim var, dünyâ sanki bana dar.
Istırâbım çok derin, bin türlü elemim var..
Beni garip buldunuz, yâd elle bir oldunuz...
Hiç insaf yok mu sizde, dâim bana vurdunuz...
Üzmekten zevk aldınız, elem vermek kastınız...
Sonunda bunu yazdım; oldum mu maksadınız?
Neden hep kötü bildin, vurdun da dinlemedin.
Duygusuz yaşanılmaz!, Keşke bunları bilseydin...
Son ihtarım budur size, verme ıstıraplar bize...
Katlandım hep cevrinize, elvedâ dedim size.
Bülbülü şeyda gibi, öt şimdi dağ başında...
Sitemin kim çekecek, kalınca tek başına?
Bir kırık saza döndüm, inliyorum bugün ben.
Çileli hayâtımın sebebisin elbet sen!..
Uçsuz-bucaksız çölden, beklenir rahmet gelsin...
Şimşek çakmaz, bulut yok, merhametler erişsin.. .
Hissiz duygusuzlardan, sakın umma şefâat!..
Mâdem sevgin yok imiş, yâ öldür, yâ azât et!..
Adı dönmüş mecnûna, dolaşıyor çöllerde...
Bir vahâ aramış hep, turna gibi göllerde...
Yar kırmış kanadını, kalmış yaban ellerde.
Duyulmuyor kokular, dikilen o güllerde...
|