Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1783 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

İnanç ve milli irâde düşmanlığı demokrasi değildir!
Halis Arlıoğlu

  Sayı: 97 -

“Siyâsî parti ve basın özgürlüğü” maskesi altında bu milletin değerlerine saldırmak demokrasi değildir. Aynı sloganlarla darbeyi-cuntayı savunmak, PKK başta olmak üzere bütün şer cephesine sâhip çıkmak ve onlarla her alanda iş birliği yapmak aslâ ve kat’a demokrasi değil, belki de vatana ihânettir. Özellikle katsayı rezâletini, iknâ odaları hayâsızlığını ve başörtü yasağı iffetsizliğini savunup demokrasi havâriliği yapmak, çok açık resmî ve siyâsî bir şirretlik ve şarlatanlıktır. Bilhassa “Bu kadına haddini bildirin!” densizliği ve bu rezâlete-kepâzeliğe alkış tutma seviyesizliğine demok rasi demek, ondan daha âdi bir seviyesizliktir.! O yüzden kimse bu milletin zekâsıyla, irfânıyla ve iz’ânıyla alay etme haysiyetsizliğinde bulunmasın!..

Anadolu’nun inançlı iş adamlarını ve onların alın terlerini yok sayıp, bunlara “Yeşil sermâye” adını koymak, ülke içinde ve dışında onlara en olmadık zulümleri revâ görmek ve bu ülkede büyük bir çoğunluğu teşkil eden inançlı kimselerin eğitim haklarını gasp ederek milletin evlâdını bundan yoksun bırakmak ve onlara bir köle ve parya gibi davranıp dışlamak, yıllarca en ağır zulüm ve hakâretlere tâbî tutmak, buna da demokrasi demek, bu milletle ve onun hâfızasıyla açıkça alay etme hayâsızlığıdır.

80-90 yıllık kirli geçmişini ve siyâsî hayatlarını bu millete zulüm üzere kuran ve her alanda bu zulmü devam ettirme zilletinde bulunan zulüm cellâtlarının, bâri bu asırda olsun gerçeği görme haysiyetine sâhip olmaları gerekir. Artık jandarma dipçiği ve karakollarda köylüyü hizaya getirme alçaklıkları çok gerilerde kaldı. Ezanı, Kur’ânı, salâyı ve mevlidi yasaklayıp on binlerce câmiyi ahır, samanlık ve parti binası yapma lüksü ve saltanatları, onları satıp-savurma ve milleti dîninden-îmânından etme ve târihî köklerinden yoksun bırakıp, o değerlerine düşman olma zihniyetlerini tekrar hortlatmak isteyenler bu milletin gerçek düşmanlarıdır...

“Açık oy-gizli tasnif” rezâletleri ve seçim sandığına parti bayrağı, flâması serme ve sallama kepâzeliklerini özleyenler ve milletle kendilerini ayrı tutup, bunca zulmü ve rezâleti sürdürmek isteyen bir zihniyet elbette milletle eşit muameleye katlanamaz ve böyle bir dönemi istemez ve ona düşman olurlar… Bu târihî gerçekleri yok sayanlar ve onca zulüm ve işkenceye demokrasi diyenler, işte o kirli ve karanlık dönemleri arzulayan zulüm cellâtlarıdır. Gaz-bez ve ekmek karnelerini, hayvan vagonlarında asker sevkıyâtını, aç-çıplak, sefil ve yoksul bıraktıkları onca köylüyü Ankara sokak ve caddelerine sokmayan aşağılık bir zihniyetin yaptıklarını unutanlar ve o iğrençlikleri bilmeyenler, yaşanan bu zulümleri anne baba nine ve dedelerine sorup içinde bulundukları nimetin kadir ve kıymetini, değerini çok iyi bilsinler!

Ahmak, geri zekâlı ve nankörler çok şeylerin kıymetini, o nimetler elden gittikten sonra anlarlar. Çevremizdeki yanan ateşin ve vatan cüdâ olanların bunca hazin hallerini görenler, bunların kıymetini bilmeleri gerekir. Çünkü “Hâfızâ-i beşer, nisyân ile mâlûl” Evet, insan hafızâsı unutma hastalığına sâhip. O yüzden bu acı gerçekleri zâlim ve hâinlerden değil; Hakkı ve tarihî gerçekleri bilen, arayan ve şu an içinde bulunduğu bunca nimetin kadrini bilenlerden beklemek gerek…  Bunları unutup aynı zulümleri bu millete tekrar yaşatmak isteyenlerin kara ve kirli suratlarına bu ve benzeri yaşanan olayları vurmak gerekir. Geçmişin o karanlık ve zulüm kokan devrini anlamak ve anlatmak için merhum Eşref Edip’in “Kara Kitap’ını” O. Yüksel Serden geçti’nin hayâtını, Necip Fâzıl ve benzeri mazlum ve mağdurları çok iyi tanımak-okumak, yada Kod adı “irtica” olan merhum M. Âkif’e yapılan hayâsızlığı çok iyi bilmek ve özellikle o günleri yaşamak lâzım. Şimdi varlık ve lüks içinde müsrif bir hayâtı yaşayanlar ve günde tonlarca ekmeği çöpe atan nankör ve soysuzlar; O günlerde mal vergisi, yol ver gisi ve varlık vergisi fâciâsını ihdâs edip milleti kuru ekmeğe ve çarığa mahkûm edenler ve onların peşinde koşan yağcı, yalakacı eyyâmperestler, nâdânlar ve mânevî değerlere kin ve nefret kusanlar, bu zulümleri bilmez ve anlamazlar. O zihniyet ve siyâsî ideoloji sâhipleri önce bu değerleri inkâr eden bir nesil meydana getirmek için; “Bize 30 yıl yeterlidir” ve “Biz bu ülkede yeniden bir dînî gençliğin yetişmesini istemiyoruz!” (24.7.1942 Başbakanlık) sloganı ile yola çıkmışlardı. İşte şimdi ektikleri o isyân ve inkâr tohumları; PKK ve içte-dışta bin türlü hâin ve lâinler şeklinde milletin başına musallat ve tebelleş olmuş, inanç ve millî irâde düşmanlığı yapmaktadırlar. Bakınız şu saldırganlığa ve millete yapılan kepâzeliğe hâlâ bir cezâ verilmedi ve onlar hem bu milletin değerlerine, hem de millî irâdeye ve devlet başkanına en kudurgan bir şekilde saldırmakta ve bu hakâretlerini her zemin ve zamanda devam ettirmektedirler...

 

1-“Cumhurbaşkanının bir faşist olduğunu, bu yüzden ülkede bir iç isyân ve ayaklanmanın şart” olduğunu söyleyecek kadar gözü dönmüş kimselerin neden hep CHP kesiminden çıktığını bilmeyenler bu millî irâde ve inanç düşmanlığının kaynağını görmeli. (Basından) Adı mâlum bir B. Başkanı denen adamın beyânından…

2-“Türkiye ile İran savaşa girerse, İran’ın yanında yer alırım” (CHP’li Eren Erdem)

3-Cumhurbaşkanını kast ederek; “Bu, benim bir sürü itim var, onları sokağa salarım ve işi hallederim mantığıdır.” (CHP’li Ö. Sühâ Aldan)

4-“Şehitler ölmez, Vatan bölünmez sözünden tiksiniyorum.” ( CHP’li Serâ Kadıgil)

5-“Devlete kâtil demeyin diyorlar. Evet devlet sâde kâtil değil, serî kâtildir” (CHP’li Cânan Katırcıoğlu) Bunu diyenler sanırım 30, 40’lı yılarda bütün Dersim-Tunceli halkını, Koçkiri Kürtlerini katleden kendi siyâsî ideolojilerini ve zihniyetlerini kast ediyor olmalı. Çünkü Şeyh Rızâ’nın ve Aydın Ağa gibi katledilen binlerce Kürdün kadavraları sizin sönmeyen, dinmeyen hırsınızı ve siyâsî hıncınızı bekliyor. (Tarihi kayıtlardan, basın ve “Dersim-Dersim”; Câfer Solgun)

6-“PKK’nın yaptığı gibi (bu iktidarla) silâhlı mücâdele yapılmalıdır.” (CHP’li Ayşe Arslan) Merak etmeyin, şimdiye kadar din dışı laik eğitim sistemiyle eğitip, beyinleri materyalist-Marksist ideolojilerle yıkanan ve sizlerin koruma-kollamalarınız altında azıp-kuduranlara cevap niteliğinde dediğiniz oldu ve şimdi Afrin’de “Zeytin dalı” ile bütün Marksist-Leninist eşkıyâ sürüsüyle bir savaş başlamıştır. Artık  siz de kına yakabilir ve onları daha çok alkışlayabilirsiniz!.. 

 

Bu ve benzeri hakâret ve tehditler her zaman olduğu gibi hep havada kalmış ve bütün bunları yapanların, eşkıyâya destek verenlerin yakasına yapışılmamış, onlar dan hesap sorulmamıştır. Buna rağmen; “Bu ülkede söz ve demokrasi hakkı yok!” (!) diyerek çemkirenler daha ne istiyorlar bilmiyorum!? Anadolu halkı ekmek bulamaz, pantol ve çeketine süvârilik adında yama üstüne yama vurdururken “Beyaz tren” sefâsı sürüp “pembe köşkte” yaşayanlar sanki gece kondu da oturuyormuş gibi, şimdi milletin değerlerine ve mâbetlere karşı çıkarak “Taksimdeki Câmiye ve kaçak saraya hayır! Kiliseye evet!” çığlıkları ile ortalığı kirleten bozguncu zihniyete şunu sormalı: “Ordu göreve!” pankartı altında tıpkı haçlı zihniyetini andıran bir kin ve nefretle  inanç ve millî irâdeye saldırmak, (eski alışkanlığınız gereği) bâzı ordu mensuplarını tahrik ve teşvikle  kışkırtıp darbeye zemin hazırlamak fakat; basiret ve ferâset  sâhibi subayların sizin siyâsî ve kirli emellerinize âlet ve vâsıta olmayınca onları en âdî şekilde tahkir ederek “kağıttan kaplan” benzetme hezeyânı hangi haysiyetsiz zihniyetin demokrasi anlayışıdır!? Evet darbeden, kaostan ve kargaşadan ümidini kesen bozguncu kesim her zaman olduğu gibi yine; yalan, iftira, tezvirât, kin ve nefretle düşmanlık üzerine oynuyorlar. Buna; “gençlerin kıyma makinaları ile kıyılıp asfalt yapılarak gömüldüğünü” ilâve ederlerse şaşmayın!... O zaman sandığın, seçme ve seçilmenin bir mânâsı ve mantığı yok demektir. Gelin siz oturun ve bu ülkeyi tıpkı 930’lu ve 40”lı yıllarda olduğu gibi yönetin ve yeniden bir “Senirkent fâcıâsına” ve benzeri bin türlü rezâlete, oy hırsızlığı gibi kepâzeliklere imza atın ve  o yıllarda yaptığınızı bu çağda, bu millete aynı zulmü, işkenceyi ve barbarlığı yaşatın!.. Sonra da çıkıp, demokrasi, insan hakları ve öz gürlük mavalları okuyun!. Buna dağdaki ayılar inanır mı bilmiyorum ama dünü unutan ve eşek mantığında olanlar inanabilirler.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Gülerek günah işleyen ağl... - Sayı 122
İçimde bir yara var... - Sayı 121
Parlamenter sistem ve mağ... - Sayı 121
Gabar’da petrol mü çıkarı... - Sayı 120
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (122):
Tarih boyunca izlediği politikalar, güncel meselelerde takındığı tavır çerçevesinde, doğu medeniyetinin aslî unsurlarından İran'a bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 sağlık dileklerimizle, hürmetle...... naci eroğlu

 Elinize emeğinize sağlık sevgili Halis hocam.Yazılarınızı takıp ediyorum hislerimize tercüman oluyor... Ahmet

 Elinize emeğinize sağlık sevgili Halis hocam.Yazılarınızı takıp ediyorum hislerimize tercüman oluyor... Ahmet

 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu


Batı; kaybettiği noktanın idrâkinde ve kazanacağı noktanın gafili olduğunu -yalnız kendine- ihtar ederek bugünkü buhranını yaşıyor. Biz; tüm taklitçiliğimize rağmen hem birincisinin, hem ikincisinin gafletindeyiz.
Eğer batı gibi kaybettiğimiz noktanın idrakinde olabilseydik, elimizden kaçırdığımız bunca zamandan ötürü eyvahlar eder; kazanacağımız noktanın gafletinden de sıyrılabilirdik…
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Anlam peşinde
Bizim olmayan gemide kaptan olmak
Parlamenter sistem ve mağdurları
Kırk gün bir ölüyü bekleyeceksin
Niye döktün gözyaşımı


Ali Erdal - Anonim eserlerin kıy...
Ali Erdal - Sıradan bir filme bu...
Ali Erdal - Kırk gün bir ölüyü b...
Ali Erdal - Kırk
Necip Fazıl Kısakürek - Kıraat kitabı
Ekrem Yılmaz - Derinlik
Ekrem Yılmaz - Yapamıyorsan hayal e...
Ekrem Yılmaz - Kürtlerin PKK ile im...
Dergi Editörü - Çare
Site Editörü - Anlam peşinde
Necdet Uçak - Niye döktün gözyaşım...
Necdet Uçak - Olacak
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Malazgirtin aslanlar...
M. Nihat Malkoç - Anadolu Türk masalla...
Ayhan Aslan - Yamyam
Mehmet Balcı - Şimdi
Mehmet Balcı - Dönemem
Ahmet Çelebi - Gazzeli çocuğa
Halis Arlıoğlu - Parlamenter sistem v...
Halis Arlıoğlu - İçimde bir yara var
Murat Yaramaz - Artık yeter
Murat Yaramaz - Masal
Mevlüt Yavuz - Sanma ha!
Cemal Karsavan - Seni düşünürüm
Heybet Akdoğan - Gülsema
Emine Öztürk - Hapis
Zekeriya Yılmaz - Bıraktın
Mehmet Ali Metin - Doğu ve Batı’nın hik...
Yaşar Akyay - Bizim olmayan gemide...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14444022
 Bugün : 2883
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 627694
 Bugün : 415
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 72
 121. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim