İnternet rüya mı, kâbus mu..? Sinan Ayhan Sayı:
98 -
FELÂKETİN KAPISINI ARALAYAN EL
İnternet ve kapitalizm iki, iç içe döngü haline geldi ve aynı zamanda bütün insanlık üzerine tasarlanmış (matruşka)dan kötü niyetleri modern zihinlerde besleyen, çağın iki uç noktası oldu… Ve sonuçta, sadece endüstri hammaddesine dönüşen maddî, manevî her şey…
Çokluk, haysiyete galip geldi…
Adorno’nun 1936 yılında Walter Benjamin’e yazdığı mektupta geçen ifadeler…
“Yüksek sanat da, sınaî biçimde üretilmiş tüketici sanatı da, “kapitalizmin damgasını taşır, ikisi de dönüşüm unsurları içerir… Bu ikisi, bir araya geldiklerinde yetemedikleri tam bir özgürlüğün birbirinden ayrılmış iki yarısıdır.”(Adorno, Theodor W. .: Kültür Endüstrisi-Kültür Yönetimi, İletişim Yay., Çev. Nihat Ünler-Mustafa Tüzel-Elçin Gen, 6. Bsk, syf. 11, 2011)
Bir hilkat garibesi olmaya doğru giden “modern insan”, yani o kadar teknolojik hadise ve icat karşısında makyajı dökülen ve cüzamlı yüzü ortaya çıkan insanlık, son merhale olarak artık özgürlüğü kaybettiğini, tükenmek üzere olduğunu itiraf etmekte; her icatta olduğu gibi batı zihniyetiyle “idea” tılsımını iptal etmiş internet de, artık bünyede cerahatleşmenin kronik timsali olarak batış sahnesinde yerini almaktadır…
BATIYI ÖLÜME GÖTÜREN İŞARETLER VE RUH YANGINI
“Yakmak bir zevkti.
Bir şeylerin yendiğini görmek, karardığını ve değiştirildiğini görmek özel bir zevkti. Pirinç hortum başı yumruk olmuş ellerindeyken, bu büyük piton zehirli kerosenini dünyaya tükürürken, kendisinin başı kanla zonklarken ve tarihin paçavraları ile kömürleşmiş kalıntılarını alaşağı eden elleri tutuşturmanın ve yakmanın tüm senfonilerini çalan muhteşem bir orkestra şefinin elleri gibiyken. Hissiz başında 451 numaralı sembolik kaskıyla ve gözleri şimdi olacakların düşüncesiyle turuncu alevlere bürünmüşken ateşleyiciyi çalıştırmasıyla birlikte ev akşam göğünü kırmızı, sarı ve siyaha boyayan obur bir ateşle havaya sıçradı.” (Bradbury, Ray .: Fahrenheit 451, İthaki Yay., Çev. Dost Körpe, 1. Baskı, syf. 23, Mart 2018)
Fahrenheit 451’in çığlığı; kitap düzleminde yerle bir edilen insanlık verimleri… Benzetiş artık hakikattir; yangın her yanı sarmıştır…
Ve “Yanan ve Yakılan Kitabın” dumanından internet ve dijital dünya, bir bakıma sihirbaz bir ejderha doğmuştur… Şifa yeri değil, daha çok zebanilerin insanlığı karşıladığı cehennem kapıları gibi insanlığın aklına, belleğine ve duru görüsüne, çok katmanlı bir virüs iştahı çöreklenmiştir… Lakin burada küllerinden doğan bir “anka kuşu” yok, saçından ayak tırnağına kadar izzeti, seciyesi ve fıtratı yok edilen bir insanlık var…
KONFORLU TUZAK
2016 yılında, “El Pais” gazetesine verdiği mülakatta sosyolog, filozof Zygmunt Bauman internetin ve sosyal medyanın nasıl bileşke olduğunu ortaya koyuyor… Konforun ateşlediği isyan… Ama sadece, insanın kendi kutlu varoluşuna mal olan isyan…
SORU: “İnsanların sosyal medya aracılığıyla yaptıkları, “klavye aktivizmi” denen protestolara karşı hep şüphecisiniz ve internetin bizi ucuz eğlenceyle aptallaştırdığını söylüyorsunuz. Sosyal ağların insanların yeni afyonu olduğunu söyleyebilir miyiz?”
CEVAP: “Kimlik doğduğun bir şey olmaktan çıktı ve bir göreve dönüştü: Kendi cemaatini kendin oluşturmak zorundasın. Ama cemaatler yaratılmaz; bir zümreye ya aitsindir, ya değilsindir. Sosyal ağların yaratabileceği şey bir alternatif (ikame). Cemaat ile ağ arasındaki fark şu: sen bir cemaate aitsindir, ama ağ sana aittir. Dizginler elindeymiş gibi hissedersin. Dilersen arkadaş eklersin, dilersen silersin. İlişkin olan önemli insanların kontrolü senin elindedir. Sonuç olarak insanlar kendilerini biraz daha iyi hisseder, çünkü bireyci çağımızın büyük korkusu yalnızlık, terk edilmişliktir. Ancak internette arkadaş ekleyip çıkarmak o kadar kolaydır ki, insanlar sokağa çıktıklarında, işe gittiklerinde, mantıklı bir etkileşime girmeleri gereken çok sayıda insanı bir arada bulacakları herhangi bir yerde gerekli gerçek sosyal becerileri edinmeyi başaramazlar. …Esas diyalog sizinle aynı şeylere inanan insanlarla konuşmak değildir. Sosyal medya bize diyalog kurmayı öğretmiyor, çünkü anlaşmazlıktan kaçınmak çok kolay. Ancak insanların çoğu sosyal medyayı bir araya gelmek veya ufuklarını genişletmek için değil, tam tersine, kendilerine kendi seslerinin yankıları olan sesleri duyacakları, kendi yüzlerinin yansıması olan yüzleri görecekleri bir konfor alanı yaratmak için kullanıyor. Sosyal medya çok kullanışlı ve keyifli bir tuzak.” (Vesaire, https://vesaire.org/zygmunt-bauman-sosyal-medya-bir-tuzak/, 01.09.2018)
İNTERNET, DİJİTAL DÜNYA, SOSYAL MEDYA KURGULARI
“Sadece otuzdört katlı yerden bitme gri bir bina. Ana girişin üzerinde şu sözcükler, LONDRA MERKEZ KULUÇKA VE ŞARTLANDIRMA MERKEZİ ve üzeri kaplanmış olan Dünya Devleti'nin sloganı, CEMAAT, ÖZDEŞLİK, İSTİKRAR.” (Huxley, Aldous .: Fahrenheit 451, İthaki Yay., Çev. Ümit Tosun, 3. Baskı, 2002)
“Cesur Yeni Dünya” kitabına böyle başlar, Huxley… Alfa, Beta, Delta, Gama, Epsilon türlerinden mürekkep bir insanlık, köşeye sıkıştırılmış bir insanlık olarak işaretlenmekte ve hikmet levhasında kabaran manzara insanlığı kötü bir sonun beklediğini ona telkin etmekte…
Bir soru… İnsanlığın fıtratının bozulması bağlamında, “internet” ve onun etrafında kümelenen yeni bilgi uzayı, acaba “dünyanın tek devlet olması” için bir algı manipülasyonu aracı olarak mı kullanılmakta…
Bizce, şer odakları bu devrede her şeyi yıkma ve kendi şer düzenlerini ortaya koymakta zirve yapmış durumda… Ve internet, dijital dünya ve yapay zekâ hatları, şer niyetin kendini amansızca sergilediği en kuvvetli kanal, buna bir dur demenin zamanı geldi de geçiyor…
|