Bosnayı çok seviyoruz Site Editörü Sayı:
102 -
Bosna’ya iki kez gitmek nasip oldu. Saraybosna’ya ilk indiğimizde elbette ilk durağımız Başçarşı ve civarıydı. Gazi Hüsrev Paşa Camisi’nin etrafına konuşlanmış çarşıyı ve civarını birkaç saatte dolaştık. Âdetâ bir İstanbul Suriçi mahallesinde gibiydik. Her köşe başında bir Osmanlı eseri vardı; cami, tekke, çeşme… Hattâ içimden geçirmeden edemedim, ecdadımız sağolsun bu toprakları fethetmişler ve böyle güzel eserler yapmışlar. Ama kuruluş şehri Bilecik’te bir tane böyle eser olmaz mı?
Bosna köftesi (cevabimizi) de yedikten sonra merhum Aliya’nın kabrini ziyaret etmek için kabristana gittik. Kabristanda, yeşillikler içinde açmış papatyalar gibi duran onlarca beyaz mezar taşı karşıladı bizi. Mezar taşlarının tek ortak noktası beyaz olmaları değildi, her bir taşta yazan ölüm tarihi de aynıydı: 1992.
Kabristanlar dışında Saraybosna’da savaşın izlerini taşıyan yerler azdı. Pazar alışverişi yapan insanların bombalandığı alan bu yerlerden birisiydi. Mostar’da ise duvarları top mermileri ile dövülmüş birçok bina gördük. Mostar’da bize savaşı hatırlatan diğer bir unsur tanıştığımız bir müezzindi. Hırvatların zarar vermemesi için namaz saatleri dışında kapalı olan bir caminin müezzini bizim için camiyi açtı. Bize elinde kalaşnikoflu fotoğrafını gösterdi. On altı yaşındaymış o zaman. Babası şehit düşmüş.
Peki, Bosna’da ne olmuştu? Bu hatıraların bize savaşı hatırlattığını sanıyordum ancak bu sayımız için “Bosna’da ne oldu” sorusuna cevap aramaya çalıştığımda gördüm ki hatırlamamız için önce bilmemiz lâzımdı. Ve biz bilmiyorduk.
Elinizde tuttuğunuz bu sayımızda işte bu soruya yanıt aramaya çalıştık. Bu sorunun cevabı belli diyebilirsiniz: “Çok kötü şeyler oldu”. Evet, gerçekten de çok büyük bir zulüm vardı Bosna’da. Okurken yok artık dedirten o kadar çok şeyle karşılaştım ki. Evet, zulüm vardı ama diğer yanda başkomutanları Aliya liderliğinde kahraman bir halk ve onların ayakta durma mücadelesi vardı.
Millet karakterimiz için şahsına münhasır desek abartmış olmayız. Bosna konusunda da resmî belgelerde ülkemizin adı çok geçmese de, o yılları hatırlıyorum, savaşmak için gidenleri ile, Bosna halkına yapılan yardımları ile elinden geleni yapmaya çalışan bir millet vardı. Merhum Aliya’ya olan muhabbet bile bunun bir göstergesidir. Bilmiyorum katılır mısınız ama bazen Aliya’yı Bosnalılar’dan daha çok sevdiğimizi düşünüyorum. Bu muhabbet aslında Aliya şahsında çok büyük bir zulüm görmüş, mazlum bir halka olan sevgidir.
Biz Aliya’yı ve onun şahsında Bosna’yı çok seviyoruz.
|