Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1130 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Cehâletin istilası
Erdal Kurtuldu

  Sayı: 107 -

Bir Hint öyküsünde şöyle geçer; 10 arkadaş hayatlarında ilk kez yolculuğa çıkarlar. Belirli bir vakit yol aldıktan sonra herhangi bir sıkıntı var mı diye birbirlerini saymaya karar verirler. Saydıkları her seferde sayı 9 çıkmaktadır, halbuki yola 10 kişi olarak çıkmışlardır. Her bir kişi tek tek sayar, sayı yine 9’dur. Kaybolan kişiyi de bir türlü bulamazlar, sanki herkes orada gibidir. Bir türlü anlayamadıkları husus ise şudur, sayan kişilerin tümü kendini saymayı unutuyordu.

Bugün modern insanın sürekli ‘ben’iyle uğraşması, durmadan kendini göz önüne getirip sahte bir ‘ben’ yaratma çabası, kendini unuttuğunun bariz bir itirafından ibarettir. Dikey boyutla ilişkisini yok sayan, menfaati dışındaki tüm hiyerarşilere düşman kılınmış insanoğlu yatay boyutu eşelemektedir. Kökünü bir türlü bulamadığı akılla hareket edip, zihnin ve bilincin yapısını nöronlarla açıklamaya çalışanlar, kuantum teorisiyle birlikte açıklanamayacak bir şeylerin olduğunun farkına varıp yine de bunu kendi kategorilerine uydurmaya çalışan günümüzün modernleri, gizemin büyüsünün içinde ufacık akılla ezilip büzülmeye devam etmektedir. Yatay boyutu eşelemelerinin sebebi köklerini veya kendilerini arıyor oluş değildir, meyve vermekten azade kılınmış bir ağacı, sırtını dayayabilmek adına bir zemine yerleştirme girişimleridir. Modern Batı dünyasının çılgınca merakını, araştırma iştiyakını, sürekli ortaya atılan yeni paradigmaları, ilerleme tezlerini, birbirlerinin sistemlerini yıkan ve bunu mankurtlaşmamak adına gururla yapan filozofları, zemin arayışıyla ya da zemini eşelemek ve dinlenecekleri bir ağacın gölgesine muhtaçlığın tezahürü olarak görmemiz gayet doğaldır. Oysa denedikleri her şey salt aklın (ratio) ürünü olduğu için kök salmıyor, tamamen budanmış bu ağacın dalları da mevcut değil ki kuşlar konsun ve hikmetli şeyler terennüm etsin. Bizzat dikey boyutla irtibatlı olan insanın aslını inkârı onu gittikçe komik durumlara düşürüp cahil kılmaktadır, modern dünyaya manevî bir anlam bütünlüğü içinde bakanlar için bunu görmek oldukça basittir.

Yatay bir çizgiyi noktalardan oluşmuş kabul edip, her noktayı araştırmak ve tarif etmeye kalkışmak şu sonucu doğurmaktadır; 1.nokta değerlendirilir ve 2.noktaya geçilir, ancak 2.nokta değerlendirildiğinde 1.noktanın durumu değişir. Hakeza her bir noktanın değerlendirilişinde kendinden önceki noktanın durumu değişmiş olmaktadır. İşte modern insanın temellerini bulamaması, sürekli değişmesi ve bunu olumlu bir şey olarak görmesinin hikmeti bu mantıkta tezahür etmektedir. Modern insan kendini merkeze koyma peşindedir. Oysa kadim geleneklerde merkezde Tanrı mevcut idi. Merkezdeki Tanrıyla birlikte şekillenen insanoğlu bambaşka bir merkezîlik kazanmaktaydı. Çünkü merkeze Tanrının koyulması ‘sana ruhumdan üfledim.’ İşareti sebebiyle insan ruhunun merkezîliğiydi. Hiyerarşik bir ilişki bütünün var olmasıyla birlikte parçayı bilen bütüne ulaşmış oluyordu.

Bu bahsettiğimiz insan fikriyle, modernlerin merkezindeki insan fikri birbirine taban tabana zıttır. Çünkü modernin buradaki amacı hedefindeki bir takım nefsanî hazlara daha çabuk varabilme isteğinden ibarettir. İşte yatay bir çizgi ve noktalarını salt akılla keşfetmeye çalışmakla, gelenekte noktanın hakikatini bilip çizgiye vakıf olanlar arasında ki fark burada açığa çıkıyor. Birisinin merkezindeki ruh ve onun aydınlığı sebebiyle manevî bir perspektif ve aslının Tanrı'dan olması hasebiyle Rabbin bilinmesi, diğerindeyse merkezindeki nefsin ve bitmez tükenmez arzular bütünü olduğu için karanlıkların ve cehaletin istilâ. Modern dünyada kavramlar ve ahlâklar ters-yüz edildiği için bu karanlığı aydınlıkla lanse etme cüreti oldukça normaldir, çünkü cehaletin açığa çıkardığı şey cesaret ve kibirden ibarettir.

İlk noktayı koyan yüce Zatı bilmek, onun gözüyle görebilme kabiliyetine kavuşmak olduğu için arif kişi, bütün çizgilere, kesrette değişip duran tüm noktaların hakikatine vakıf kişi demektir. Aşk olsun hadiselere böyle bakabilen zevat-ı kirama!


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Cehâletin istilası... - Sayı 107
Modern dünya rüya mı, kâb... - Sayı 106
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Günümüzde kitaba nazaran paraya rağbeti; mide gurultusunu beyin sancısı zannederek, Tanzimat’tan bu yana, hiçbir şeyin çilesini çekmeden, her şeyi, Avrupa’dan monte eden(alan) yazarlarımıza borçluyuz.
Borcumuzu ödemesek de olur.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Annelerin zaferi
Hayatın merkezi anneler
İddiamıza arşivimiz delildir


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15720398
 Bugün : 3529
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 656527
 Bugün : 440
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 1079
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim