Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     891 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj


Kürsü Kainatın Efendisi

  Sayı: 108 -

(Mucize bahsi devam ediyor)

 

Mucizeleri içinde bir çeşidi de az yemeği çoğaltmalarıdır.

Buhârî ve Müslim yoliyle Câbir Hazretleri:

–Allahın Resulü, Hendek gazâsında bulunuyorlarken, zevceme sordum: “Yiyecek bir şeyimiz var mı? Allahın Resulü açlıktan mustarip bulunuyorlar!” Zevcemin bir miktar arpası varmış… Değirmene koyup çekti. Bir de koyunumuz vardı; onu da kesip pişirdik. Allahın Resulüne gidip kendilerini ve tensip buyuracakları birkaç sahabîyi davet ettim. Allahın Resulü “ben gelmedikçe yemeğinizi ocaktan indirmeyiniz! Hamurunuzu da ocağa sermeyiniz!” buyurdular. Sonra dönüp Hendek’te kim varsa “Gelin Câbir’in yemeğine gidelim!” diye herkesi birden davet ettiler. Davete katılanlar 1000 kişiye vardı. Allahın Resulü geldiler ve ocakta kaynayan tencereye, mübarek ağızlarından bir yudum kattılar. Hamura da aynı şeyi tatbik ettiler. Allaha and içerek söylüyorum ki, 1000 kişi birden, sırayla kaplarına yemek koyup yedikleri ve doydukları halde tencere dopdolu kaldı. Arpa ekmeği de, koparıla koparıla yenilmiş olmasına rağmen eksilmedi.

Enes Bin Malik:

–Ebu Talha, zevcesine dedi: “Allahın Resulünün seslerini zaiflemiş hissettim. Aç olduklarını sezinledim. Hiç yanında yenecek şey var mı?” Zevcesi “evet!” dedi ve bir iki tane yuvarlak pide çıkarıp verdi. Pideleri bir beze sardılar ve koltuğuna sıkıştırıp Kâinatın Efendisine gönderdiler. Allah Resulünün huzurlarına vardım. Yanlarında bazı kimseler vardı. Selâm verdim. Beni görünce “Ebu Talha mı gönderdi?” dediler. “Evet!” dedim. Etrafındakilere “gelin!” buyurdular ve onlarla beraber çıktılar. Ben de önlerince yürümeye başladım. Hızla Talha’ya varıp durumu anlattım. Ebu Talha, zevcesine “Allahın Resulü buraya geliyorlar. Kendilerine takdim edebilecek hiçbir şeyimiz yok! Hâlimiz ne olacak?” dedi. Ümm-ü Selim “Allah ve Resulü bilir!” diye cevap verdi.

Enes Bin Malik Hazretleri nakline devam ediyor:

–Ebu Talha fırlayıp Allahın Resulünü karşılamaya koştu ve evine getirip zevcesine hitap etti: “Ya Ümm-ü Selim; evde ne varsa getir!” O da koltuğundaki pideleri ortaya çıkardı. Onları parçaladılar. Ümm-ü Selim biraz yağ getirip pidelere sürdü. Allahın Resulü bereket duasında bulundular ve herkesi yemeye teşvik ettiler. Gelenler 70 veya 85 kişiyi buluncaya kadar yemek devam etti ve iki pide parçasıyla bu kadar insan doydu.

Ebu Hüreyre:

–Tebük gazâsında, susuzlukla beraber açlık da Müslümanları kavurmaya başlamıştı. Hazret-i Ömer, Resuller Resulüne hitap etti: “Emret, herkes, elinde rızkı adına ne varsa getirsin! O getirilecek şeyler üzerine dua et ve bereketli olmalarını dile!” Allahın Resulü bu teklifi uygun buldular ve yere bir örtü döşetip herkesin elindeki yiyecekleri bu örtü üstüne koymasını istediler. Herkes, nesi kalmışsa getirdi ve örtüye koydu. Bütün sahabîlerin örtü üstünde toplanan yiyecekleri pek az şey tutmuştu. Sahabîleri topladılar, dua buyurdular ve “herkes yemeğini alsın!” diye emrettiler. Yemek, alındıkça çoğalıyordu. Askerler arasında doymadık kimse kalmadı. Herkes yeyip doydu ve örtünün üstü hâlâ yiyeceklerle dopdolu kaldı. Allahın Resulü buyurdular: “Allahın birliğine ve Resulün hak olduğuna inandıktan sonra bu tecellilere şahit olan kimseler için cennet yolları açıktır!”

İmam-ı Buhârî ve Müslim yoliyle Enes Bin Malik:

–Allahın Resulü, Mü’minlerin Annesi Hazret-i Zeyneb’i aldıkları zaman, annem biraz hurma, yağ ve unla bir yemek pişirip bana verdi ve dedi: “Bu yemeği Allahın Resulüne götür, annem size selâm etti ve bunu size takdim etti, de!” Tenbih edilen şeyleri yaptım ve yemeği Kâinatın Efendisine takdim ettim. Yemeği oracığa bırakmamı ve dışarıya çıkıp kimi görürsem davet etmemi emrettiler. Adlarını söyledikleriyle beraber, rastladığım herkesi davet ettim. Dönünce gördüm ki, ev gelenlerle taşacak gibi oldu. 300 kişi kadar vardı. Allahın Sevgilisi, ellerini uzatarak yemeye koyuldular ve dua ettiler. Gelenleri onar onar sofraya çağırdılar ve buyurdular: “Herkes, kendisine yakın noktadan, Allah adını anarak yemeye başlasın!”

Enes Bin Malik Hazretleri devam ediyor:

–Herkes arzu ettiği kadar yiyip doydu. Yemek bitince Allahın Resulü, “sofrayı kaldırın!” diye emir buyurdular. Ben de koşup kaldırdım. Ama, sahanda, sofraya koyduğum zaman mı, kaldırdığım zaman mı daha fazla yemek bulunduğunu anlayamadım.

Câbir Hazretleri:

–Bir gün, Allah Resulünün huzurlarına bir adam çıkageldi ve biraz yemek istedi. Âlemin Fahri, kendisine, bir miktar arpa hediye ettiler. O adam, zevcesi ve misafiri, bu arpayı öğütüp yiye yiye bitiremediler. Nihayet adam meraka düşüp arpayı tartmaya kalktı. Tartar tartmaz da arpa tükeniverdi. Vaziyet Allahın Resulüne haber verilince şöyle buyurdular: “Eğer arpayı ölçmeseydiniz, o, siz kaldıkça kalırdı.”

İmam-ı Müslim yoluyla yine Câbir Hazretlerinden öğreniyoruz ki, Ümm-ü Mâlik Hazretleri Allahın Resulüne bir miktar yağ hediye etmişti. Tulumdan parça parça yağ alınır ve içindeki yağ tükenmek bilmezdi. Bir gün evdekiler tulumu, fazla yağ almak için sıktı ve yağın birdenbire tükendiği görüldü. Hâli, Allahın Resulüne anlattıkları zaman, şu cevabı aldılar:

“– Eğer tulumu olduğu gibi bıraksaydınız yağ tükenmezdi!”

Bu iki hâdiseye karşı İmam-ı Nevevî tefsiri:

“– Arpayı tartmakla tulumu sıkmak, Allaha tevekkül ve esrara riayet sırrına aykırıdır.”

Ebu Hüreyre:

“– Allahın Resulü, bana, Suffâ Ehlini çağırmamı emrettiler. Ben de onları toplayıp huzura çıkardım. Önümüze bir çanak içinde küçük bir yemek koydular. Muradımızca yedik ve doyduk. Sonunda çanaktan bir zerre bile eksilmediğini gördük.”

Allahın Resulünün mucizelerinden biri de ölüyü diriltip onunla konuştukları ve küçücük çocukların, Peygamberliklerine şehadet ettikleridir.

İmam-ı Beyhakî rivayetine göre:

Allahın Resulü birini İslâm’a davet ediyorlar. Adam diyor ki:

“– Ölen kızımı dirilt de sana iman edeyim!”

Âlemin Fahri, ona “kızının kabrine götür beni!” dediler. Kabrin başına geçtiler ve ölüye ismiyle hitap ettiler. Mezardan ses geldi:

“–Evet, ey, Allahın Resulü!”

Devam buyurdular:

“–Dünyaya dönmek ister misin? Bundan memnun olur musun?”

“–Vallahi hayır, ey, Allahın Resulü; ben âhireti dünyadan ve Hakkın huzurunu anne ve babamınkinden üstün buldum!”

Hazret-i Âyişe:

–Bir gün Allahın Resulü, mahzun ve kederli, mezarlık bir yere gittiler ve oradan, mes’ut ve neşeli döndüler. Dediler: “Rabbimden diledim: Annemi dirilt! Diriltti. Bana iman getirdikten sonra annem yine eski hâline döndürüldü.” (Devam edecek)


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Hususilik... - Sayı 114
Hususilik... - Sayı 113
Hususilik... - Sayı 112
Hususilik... - Sayı 111
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Sonsuz karanlıklarıma gömülüşümü anlamayıp bilmeden kendi karanlıklarına denk sayanlar tarihin karanlığında boğulmaya mahkûmdurlar.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Annelerin zaferi
Hayatın merkezi anneler
İddiamıza arşivimiz delildir


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15719385
 Bugün : 2515
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 656517
 Bugün : 430
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 1079
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim