Kudüs, bir sır döküyor üzerimize Mehmet Hasret Sayı:
109 -
Bir gen veya bir tarih lâzım değil bize, bir intikam veya kesik başlar, bize yeryüzünün yüzünü örten mırıldanmalık bir hüzün lâzım; sığmayan hiç bir şekilde üzüm fıçılarına ve çeneksiz sır tohumlarına.
Düğün… Kudüs bir sır döküyor üstümüze imsak vakti, “yeniden koyulmalıyız yola, her şeye yeniden başlamalıyız”; yine de zeytin ışığı bir kadeh sunuyor bize, kerpiç evlerin de bir nehri inmiş aydan, bırakılmıyoruz zemine başıboş ve ayarsız; bacaklarımız mızrak sopası gibi bir hedef gösteriyor, hedef bir parmakçasına yürüyor yaralı gövdelerin üzerinde, bir pınarı özlemiş kalp ve gece kandilinin dilinde ne yapar, ne yapar kaynamış aklın üzerinde söz, buhar; altın ışığı bir güvercin nöbeti gibi bize bir Kudüs olarak geri dönmüş ağ ağ, Kudüs sözlerime güzellik veren en yakın habbe, içime en yakın dağ; bir dağ olmalısın derdi bana ellerin duruşlarını ağaç yapan yollar, zamansa çalıların tırmalamasına kapılmış bir debi, bir debiye işaret ve seviye veren bağ, zaman nehirdir bir harmaniye şakak veren illerde, o illerde bir şarap vermez üzümler, üzüm de akla düzen bir yazıdır; yazı, gitgide tarihin ılgıtlığını verir.
Biz bilmeyiz, o söyler; kendini büyük doğuran bahar; kâğıtlar nefeslerden ağdırılır, ağ katılır, bir ılgım bile rüzgâra peçe, görmeyen göze şifadır; Kudüs’tür dudakların özlemle buluştuğu gemi, gemiler ki söz denizinde mağara, mağara ışığında güvercin yemi…
Kim unuttuysa unutsun göklerde kandillerin raksını, bir at Kudüs göklerine varılamaz bir iz bıraktı; o gün bugündür bir sırrı işliyor zaman, kâh Nillerin koynunda, kâh millerin bağrında; bir yemindir Kudüs düşmeyecek bir gök kalesi, o gök kalesindeki burç, hem sır kanatlıların sesi, hem de hızı; Kudüs bir sır döküyor üstümüze imsak vakti, “yollar bittiyse de; ışık biziz, her şeye yeniden başlamalıyız, her şeye yeniden”; âlâ ve âli…
|