Müzik, kültür kimliği oluşmasında dil kadar önemlidir Site Editörü Sayı:
117 -
Yazının başında sizlere melodilerini muhtemelen hemen anımsayacağınız birkaç eseri hatırlatacağım. İlki “taleal bedru”… Kendi kendinize bu eseri mırıldandığınızı veya Çağrı filminden aklımıza kazınan hali ile şarkıyı dinlediğinizi düşünün, hangi duygularınız depreşti, Efendimiz mi aklınızda düştü, yoksa Umre hatıralarınız ya da Kâbe’yi ziyaret arzusu mu? İki dakika önce uyuyan bir güvercin gibi olan duygular bir melodi ile nasıl başını kaldırdı, değil mi?
Muhtemelen hatırlayanların sayısı daha az olacaktır, diğer eser Altın Hızma türküsü, “Gün gördüm, günler gördüm; Seni gördüm şad'oldum”. Bağlama ezgileri ile türküyü hatırlarken aklınıza birden Kerkük düştü mü?
Canlıların dış dünyayı algıladıkları farklı duyuları vardır. İnsan ve fizyolojik olarak benzer canlıları düşünürsek ilk akla üç temel duyu gelir, steryo çalışan iki gözü, iki kulağı ve burnu. Sayı konumuz müzik olunca gelin her birinin değeri dünya kıymetleri ile ölçülemez derece olan bu üç duyudan kulak üzerine biraz düşünelim.
Hz. Mevlânâ Mesnevi-i Şerif’ine “bişnev” yani “dinle” diye başlamış. Osmanlı son dönem bürokratlarından Mesnevi şârihi Abidin Paşa “Bişnev”i şerh ederken “âmâ peygamber vardır ama sağır, dilsiz yoktur” diyerek duymanın hikmeti üzerine çarpıcı bir örnek vermiştir. Kendisinden bizzat sohbet dinleme bahtiyarlığına eriştiğim bir büyüğüm ise “derviş kulaktan gebe kalır” demişti, kemâlat yolunda sohbetin ve hali ile onu dinlemenin önemini anlatan sohbetinde…
Kulaklarımız belirli frekans aralığındaki sesleri işitiyor. Bu seslerden bazılarına müzik veya musiki diyoruz. En beğendiğim müzik tanımı da bunu anlatıyor: “Sesin âhenksizine gürültü, âhenklisine müzik veya musiki derler”.
Musiki kelimesi sanki irfanımıza daha yakın gözükse de, hem müzik hem musiki kelimeleri aynı kökten geliyorlar. Antik Yunan kökenli olan bu kelimeler, dokuz ilham perisinin ortak adı olan museden geliyor. Bu bilgiyi ilk okuduğumda iki nokta dikkatimi çekti, biri ilham, diğeri âhenk. İlhamın olması, konunun içinde Allah’ın olduğunu gösteriyor, neyin yok ki? Âhenk ise bir düzeni anlatıyor. Âhenkli olan her şey düzgündür, âhenk bozulursa sorun var demektir.
Dinlemek sadece duymak demek değildir, hak olanı duymak ve buna uymak demektir. Kur’ân-ı Kerîm’de “işittik ve itaat ettik” diye geçer. Hak olanın işittirilmesinde musiki bir usül olarak çok kullanılmıştır. İlâhi dediğimiz ve güftelerinin çoğu evliya nutku olan bestelerin sözleri az kelime ile çok büyük hikmetler sunar. Derecâtı âli olsun, sahaflar şeyhi Muzaffer Ozak bu konuda dervişlerine “ilâhilerin yüzde onunu anlasanız, evliya olursunuz” diyerek bu sözlerin ne kadar kıymetli olduğunu belirtmiştir.
Toplumların kimliklerini oluşturan en önemli unsurlardan biri dildir, dil varsa söz vardır, söz varsa dinleyen vardır. Söylenen sözün âhenklisine müzik dediğimize göre müzik veya musiki de dil gibi çok önemli bir kültür unsurudur. Cumhuriyet tarihine baktığımızda musikimizin başına gelenler toplum üzerinde etkisinin bir ispatı gibidir. Aslında harf inkılâbı gibi bir musiki inkılâbı da yaşadık ancak bu harf inkılâbı kadar bilinmiyor. Radyolarda Türk musikisininin yasaklanması, yeni bir Türk musikisi oluşturulması için yurt dışından müzisyenlerin getirilmesi, Türk musikisinin dramatik ve yetersiz bulunması gibi birçok şaşırtıcı olay yaşanmıştır bu süreçte. Radyo satışlarının dibe düşmesi, Mısır radyolarının popüler olması, Arap müziği ve arabeskin ülkemizde gündem olması da bu gelişmelere bağlanıyor.
Bugün geldiğimiz noktada Türk musikisi yasaklardan kurtulmuş durumda ama dünya çapında bir Türk musikisi varlığından söz edemiyoruz. Duyguların yoğun olduğu yerlerde insan kendinden olanı ister, yabancı dilde konuşurken çok sinirlenirseniz kendi dilinizde küfür etmek istersiniz, müzikte de öyle. Ama bizden olmayan müzik bizden olana göre çok daha baskın olursa zamanla müziğimizi, haliyle de kimliğimizi kaybetmeye başlarız. Cumhuriyet dönemindeki harf ve musiki inkılâpları bu kimlikten uzaklaşıp Batı kimliğine kavuşmamız içindi. İki arada bir derede kalmamız belki de bundan. Ne batılı olabildik, ne doğulu.
Müziğin de dil kadar kültür kimliğimiz üzerinde etkili olduğunu, genç nesiller için belki daha da önemli olduğunu hatırlamamız gerekiyor.
Sözleri, bir güzelin sözü ile bitirelim: “Her musikî ‘Elestü bi-Rabbiküm’ü hatırlatır çünkü en büyük âhenk Hitab-ı İzzet’dir. O Hitab-ı İzzet’i çağrıştırdığı için musikîden zevk almayan mahlûk yoktur.”
|