Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     781 kez okundu.     3 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Gabar’da petrol mü çıkarılıyor, çukur mu kazılıyor?
Halis Arlıoğlu

  Sayı: 120 -

Ülkede politika artığı bir pespaye sadece bu seviyesizlikle kalmıyor “Tayyip Erdoğan netenyahunun alternatifidir.” Yani benzeridir deme hadsizliğinde bulunuyor. Bu çukur kelimesi bana merhum Necip Fazıl’ı hatırlattı. Tıpkı bugün olduğu gibi o dönemde de inanç ve millî irade düşmanları bilinen sloganla ona gerici, yobaz, şeriatçı, tarikatçı laisizm düşmanı diyerek iğrenç bir şekilde saldırıyorlardı. Merhumun bu seviyesizlere verdiği cevap şu idi:

“Bunlara şerefsiz, namussuz, hayâsız demek o kelimelere hakarettir. Zira bu güruh Lut gölünden daha aşağı, daha derin bir çukurluk içindedirler yani lâğım çukurlarıdır.”

 

Ülkedeki bazıları İslâmafobiyanın Hollanda, İsviçre, Almanya gibi küfür diyarında olduğunu sanıyor. Oysa İslâmafobiyanın İslâm düşmanlığının en koyu, en insafsız, en vicdansız şekli ülkemizde cereyan ediyor. Buna binlerce örnekten birkaç tanesini sayabiliriz.

İzmir Karşıyaka Bostancı mevkiindeki trafolara Fidel Castro’nun posterlerinin asılması ve aylarca orada durması

Yine İzmir’in minarelerinden Komünist marşı olan Çav Bella’nın çalınması

Taksim’e yapılmak istenen camiye hayır kampanyası yürütülmesi

Ayasofya’nın kapatılmasını alkışlayıp açılmasına yuh çekilmesi ve o açılışa katılmayıp alternatif toplantı düzenlenmesi

Filistin yürüyüşünde İsraili lânetleyen bir vatandaşın elindeki Kelime-i Tevhid’e çifte sallayıp vatandaşa yumruk ve tekme atması.

Sıraladığımız bu olaylar ülkede İslâm ve inanç düşmanlığının hangi boyutlarda olduğunu göstermektedir. Aslında Kelime-i Tevhid’e sallanan bu çifteler, tekmeler vatandaşın ağzını burnunu dağıtma hayâsızlığı Allah ve Resulüne yapılmış en âdi ve alçakça bir hakarettir. Kimse bu hergelenin cehaletine vehmetmesin. Bu asırda ve günümüz ulaşım araçlarında her haltı bilenler ve yiyenler bunu da bilmek zorundadır. Ve elbette biliyorlardı. Ayrıca ülkede inanç ve millî irade düşmanlığı, Tayyip Erdoğan’a olan kin ve nefret duyguları bazı seviyesizlerin gözünü kör etmiş, vicdanlarını yok etmiştir.

 

Olanlar, ülkede Tayyip Erdoğan düşmanlığının nerelere kadar geldiğini göstermektedir. Evet, Cumhurbaşkanı diyor ki Gabar’da 13-15 kuyu açtık. En kaliteli petrolü bulduk. Ve halkın hizmetine sunduk. İlgili bakan da diyor ki “Günde 150-200 bin varil petrol çıkarıyoruz. Yakında bunu 300 bine çıkaracağız diyerek aylardan beri televizyonda bas bas bağırıyor, halka duyuruyor. Buna rağmen altılı ganyanın müptezelleri hâlâ çukurla, çamurla, balçıkla uğraşıyorlar. Bu Çıban çetelerinin ağızlarında bir parlamenter sistem vardı. Artık bu sakız patladı. Şimdi birbirlerine çifte atıyor, tekme atıyor, boğazlarını gırtlaklıyorlar. Çünkü maksadın ne parlamenter sistem ne de ülkeye hizmet olmadığı bu boğuşmadan sonra ortaya çıkmıştır. Elbette gözlerini siyasî kin ve nefret bürümüş olan güruh bunları bilmez ve görmezler ülkeye düşman üreten siyasî bir yapı bunlara kaynaklık etmektedir. Nitekim PKK, DEAŞ ve benzeri ihanet hareketleri bu zihniyetin koruması altında gelişmiş, palazlanmış Batının verdiği silâhlarla ülkeye savaş açan bir yığın haline gelmişlerdir. Bugün evlere gelen her şehidin kanında PKK’nın ve benzeri hainlerin olduğu gibi onları himaye eden siyasî yapının da çok büyük bir payı vardır.

 

Bunlardan başka; Fatih Camii imamının katledilmesinin istenmesi olayı ve katsayı, kamusal alan, ikna odaları zulmünün devam ettirilmek istenmesi ve ülkenin ezici çoğunluğunu teşkil eden Müslüman halkın dışlanması ve fişlenmesi de ülkedeki İslâm düşmanlığını gözler önüne sermektedir.

 

Ayrıca bu güruh tıpkı yıllar önce olduğu gibi bugün de emekçi-yemekçi şeklinde işçi kesiminin sıkıntılı durumlarını istismar etmektedirler. Aslında bunlar sömürdükleri bu kesime karşı hiçbir sosyal yardımda bulunmazlar, meselâ sadaka vermezler, fitre vermezler, zekât vermezler, kendileri hacca gitmezler gidenlere mâni olmak için “Araplara yardım etmeyin.” derler. Ayrıca bu görevi yapmak isteyen Müslümanlara “Sakın oraya gitmeyin, çünkü Muhammed (sav) sizi bırakmaz.” diyerek âdi bir şekilde milletin inancıyla alay ederler. Aslında laisizm ve kemalizm ideolojisi bir inanç gibi milletin beynini yıkadığı için çoğu insanın genlerini bozmuş ve “Dinimden geçer partimden geçmem.” diyen ucubeler meydana getirmiştir. Merak edilen bir konu da şudur; Kemalizm ve devrimler konusunda burunlarından kıl aldırmayanların “Mustafa Kemalin itleri” ve “Aponun heykelini dikeceğiz. Kürtler sizi tükürükle boğar.” diyen anarşist ve devlet millet düşmanlarının bu hakaretlerine ses çıkarmayıp Müslümanlara ve onların inançlarına saldırma iffetsizliğidir.

Ayrıca sözde devlet hayrına dillerine doladıkları “Parlamenter Sistem” sakızının pisliğe düştüğü ya da suratlarında patladığı için aynı kesimler şu an birbirine düşmüş ve gırtlaklarına sarılmış durumdalar. Aslında bunların inanç ve millî irade düşmanlığından Tayyip Erdoğan’a olan kin ve nefretlerinden başka ülkeye o gün  de  bugün de yapacakları hiçbir şey yoktur. İşin hazin tarafı mahut siyasî yapının zulmüne maruz kalanlar geçmişteki onların millete yaptığı zulümlerden haberleri olmadığı gibi tarih de okumuyorlar. Oysa millete yaptığı zulümlerin canlı şahitleri ve milyonlarca tarihî belgeleri vardır. Sonuçta geçmişten ibret almayan toplumlar her zaman ibret olmaktan kurtulamazlar.

Malûm siyasî yapının bir asra yakın inanç ve millî irade düşmanlığının Batıdaki İslâmafobyanın ve Kur’ân yakmalarının arasında ne fark vardır? Mevcut iktidara rağmen başörtülü kadınlarımızın sokaklarda, taşıtlarda ve AVM’lerde sürekli taciz ve tahkire maruz kalmaları bu inanç düşmanlığının en bariz hareketleridir. Bugün ve 50 yıldan beri gelen şehitlerimizin kanında ve onlara atılan mermilerde bu şer odaklarını destekleyen, koruyan ve kollayan hainlerin çok büyük payı vardır. Bu acı gerçeği insanım diyen her insaf ve vicdan sahibi kime hizmet ettiğinin, hangi siyasî yapının malzemesi ve piyonu olduğunun farkına varmalıdır.

Ülkemizin içten ve dıştan alçak ve hainler tarafından kuşatılmak istendiği bir dönemde Müslüman kesimlerin derin bir sorumsuzluk ve duygusuzluk içinde ve hâlâ şer cephesine destek olmaları karşısında Akif’in şu sözünü tekrar etmekten başka bir çare göremiyorum:

“Hayır, matem senin hakkın değil.. Matem benim hakkım:

Asırlar var ki, aydınlık nedir, hiç bilmez âfakım!

Teselliden nasibim yok, hazan ağlar baharımda

Bugün bir hanümansız serseriyim öz diyarımda!”

Konuyu yazarken içim kan ağlıyor yazılacak çok şeyler var fakat “Gâfile kelâm, nâfile kelâmdır.”


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : naci eroğlu    22.05.2024
Yorum : sağlık dileklerimizle, hürmetle...




Ekleyen : Ahmet     18.05.2024
Yorum : Elinize emeğinize sağlık sevgili Halis hocam. Yazılarınızı takıp ediyorum hislerimize tercüman oluyorsunuz. Allah razı olsun




Ekleyen : Ahmet     18.05.2024
Yorum : Elinize emeğinize sağlık sevgili Halis hocam. Yazılarınızı takıp ediyorum hislerimize tercüman oluyorsunuz. Allah razı olsun





 
Gülerek günah işleyen ağl... - Sayı 122
İçimde bir yara var... - Sayı 121
Parlamenter sistem ve mağ... - Sayı 121
Gabar’da petrol mü çıkarı... - Sayı 120
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Eline, canına, yüreğine sağlık olsun hocam. Allah razı olsun Bu güzel için teşekkürler.... osman eroğlu

 Şiirin bestesini firdevs altındaş yaptı ve kendisi okuyor. Sevgiler...... Dilara

 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira


Batı’nın Pompei’sinin günlerini andırmasının sebepleri Osmanlı Devleti’ni çökerten “metal yorgunluğu”nun ilk safhası değil midir?
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Kaleme yemin
Tevhid yoksa huzur da yok
Öz musikimizin piri: Mustafa Itrî Efendi
Ah
Eşek ve deve


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14954223
 Bugün : 471
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 635039
 Bugün : 7
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 155
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 2
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim