Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     84 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Hapis
Emine Öztürk

  Sayı: 121 -

Evde iş biter mi? Biri bitse biri başlar. Bulaşıklarını çarçabuk yıkayıp evcilik oynayan torunlarına seslendi ‘‘Selver, Hediye, İzet, haydi bakam düşün önüme, sizi orman üzümü yemeye götürcem’’ ‘‘Anane incir de olmuş mudur?’’ ‘‘Yok yavrum daha olmadı, öldü olcak,bi kaç güne sararmaya başla. Harman yerindeki orman üzümleri barmak gibi olmuş,sıcak çökmeden gidip yiyem’’ ‘‘Ben gelmeycem, İboyla Hakan beni bekleycekti, caminin avlusunda top oynaycaz’’ ‘‘Bana bak üstünü başını batırıp da ananı gızdırma gene, pontulunu yıkatdırı görüsün’’ ‘‘Tamam be’’ ‘‘Ananlar tarladan dönmeden de eve gel, sopayı yirsin bak, aratdırma gendini’’ ‘‘Anane bırak şunu da gitsin, bi rahat vermez bize’’

Münevver yeşil sabun kokulu örtmesinden dışarı çıkmış ak saçlarını içeri soktu, kirliğini sırtına geçirdi. Sallanan korkuluğa tutunarak yavaşça, gıcırdayan merdivenden indi. Çift kanadından biri açılan ahşap kapının ipini içeri çekti, taşlarla döşeli avluya çıkıp örttü kapıyı. Münevver elinde bastonu, bir tarafında Hediye, diğer tarafında Selver, terliklerini sürüye sürüye yürümeye başladılar. Evlerinin yanında, bayırın aşağısında bulunan Sakarya ırmağından gelen esinti yüzlerini okşayıp köyün içine doğru yayılıyordu. İlerideki iğde ağaçlarının yanından kendilerine doğru gelen bir karaltı belirdi. “Münever Aba napıyon’’ ‘‘Allah eyliğini vesin sen miydin Ayşe bilemedim seni, napam torunları gezdiryom işte’’ Münevver nasırlı ellerini küçük kızların örgülü saçlarında sevgiyle gezdirdi. ‘‘Aman Aba iyi bak torunlara, sen duymadın heralde’’ ‘‘Nolmuş gı’’ ‘‘Nolcak Dereköyden Kayıkçıların gücük torun Sakarıya gaçmış, ölüsünü gaç gün sona taaa gum ocaklanın orda bulmuşla’’ ‘‘Deme ya anacığı nası yanmışdır sabinin, Allah gorusun’’ Çocukları kendine doğru çekip vücuduna bastırdı. “Âmin, âmin gidem bakam ben’’ Münevver içine düşen ateşle birlikte harman yerine getirdi kızları. Tarlanın kenarlarını boydan boya sarmış böğürtlenlerin, bastonuyla dikenli dallarını eğdirerek doyasıya, elleri ağızları boyalanarak yediler.

Kızlarla birlikte Münevver kapıdan çıkmadan İzzet çoktan köyün ortasında, koca çınarların, mor akasyaların gölgelediği caminin avlusuna varmıştı. Öğlen ezanı okunmaya başladığında, ela gözlü, kumral saçlı İzzet, kuzenleriyle top koşturmaktan yorulmuş, suratı pancar gibi olmuştu. “Hakan, İbo hadi gelin len Sakarıya gidem, şöyle bi yüze serinleriz’’ ‘‘Hasan dedeye görünmeden üst başa gidem, amcama söylerse canımıza okur’’ ‘‘Hasan dede iyce yaşlandı, yemeyine düşen sineği bile görmüyo be, bizi nası görcek’’

Köydeki çocukların tek eğlencesi değil, en büyük eğlencesi Sakarya ırmağında yüzmekti. Sakarya’nın üst taraflarında, Meryem Dağıyla Kiremitçilerin Çiftlik arasından akan kısmında yüzer, alt taraftaki daha sığ olan, rengârenk, irili ufaklı taşlarla dolu kısmında, suyun dışına sıçrayarak yüzen yayın balıklarından tutarlardı. Irmağın içerisinde bulunan girdapların, akıntının yerini genelde herkes bilir, oralardan uzak dururlardı.

İzzet, Hakan ve İbrahim önce biraz taş kaydırmaca oynadılar. Sıkılınca da kıyafetlerini söğüt ağacının dalına çıkarıp Sakarya’ya atladılar. Buz gibi olmasa da suyun serinliği ferahlatmış iyice canlandırmıştı yaramazları. Kıyıda taşların aralarına birikmiş su öbeklerindeki balık yavrularını avuçlarına alıp başka öbeklere taşıdılar. Suyun altından, üstünden yüzerken vaktin nasıl geçtiğini anlamadılar. Kafalarına yedikleri şaplakla gözleri açıldı. “Ulan eşşoğlu eşekler ben size Sakarıya girmiceniz, ben sizi yüzdürcem demedim mi? Çıkın çabuk’’ ‘‘Rıfat amca tamam ya girmicez bi daha’’ ‘‘Düşün önüme, ben sizi hapsedem de bakam bi daha girebilcenizmi’’ Kuzen olan çocukların küçük amcası Rıfat sadece yeğenlerini değil, köydeki kimin çocuğunu Sakarya’da görürse çıkarır, evine getirir, babasına teslim ederdi. Kuzenlerini de toplayarak bayramda kurban ettikleri, damdaki tek inek olan sarıkızın yerine ayaklarından zincirle bağladı. Evden bir testi su, birer dilim de salçalı ekmek tutuşturdu ellerine ‘‘Ağlamak sızlamak yok, aklınız başınıza gelsin bakam’’ Damın kapısını sürgüledi, tarladaki işinin başına döndü. ‘‘Amcam kolay kolay bırakmaz bizi, anam babam da bişey demez’’ ‘‘Oğlum gör bak, bu gece buradayız, karanlıkta sarılır uyuruz artık’’ ‘‘Ben sarılmam kimseye, şu kütüğe sarıl sen’’. Çocuklar mis gibi salçalı ekmeği yiyince ağırlık basıverdi. O an evdeki döşeklerinden bile rahat gelen saman balyalarının üzerinde uyuyakaldılar.

Rıfat karanlık çöküp de köye döndüğünde, evlerinin Sakarya’ya bakan tarafında hiç de normal olmayan bir kalabalık, kalabalığın ortasında da jandarma arabasını gördü. Yaklaştıkça ilk gözüne çarpan birkaç kadınla beraber Münevver yengesi yere oturmuş içten içe, perişan bir halde “Sahip çıkamadım, koruyamadım yavrumu’’ diye ağlıyordu. Rıfat kocaman elini başına çarptı. “Eyvah kimseye demedim ya çocukları dama kapattığımı, çöz bakam işi şimdi’’


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Hapis... - Sayı 121
Kuşlar... - Sayı 120
Yumurta... - Sayı 118
Sarsıntı... - Sayı 116
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (122):
Tarih boyunca izlediği politikalar, güncel meselelerde takındığı tavır çerçevesinde, doğu medeniyetinin aslî unsurlarından İran'a bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 sağlık dileklerimizle, hürmetle...... naci eroğlu

 Elinize emeğinize sağlık sevgili Halis hocam.Yazılarınızı takıp ediyorum hislerimize tercüman oluyor... Ahmet

 Elinize emeğinize sağlık sevgili Halis hocam.Yazılarınızı takıp ediyorum hislerimize tercüman oluyor... Ahmet

 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu


“Yeni Dünya Düzeni” diye bir şey attılar ortaya… Ondan sonra ne ses çıktı, ne soluk… “Yeni Dünya Düzeni” dedikleri, boşluğun sessizliğini dinlemek gibi bir şey mi acaba?..
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Bizim olmayan gemide kaptan olmak
Kırk gün bir ölüyü bekleyeceksin
Seni düşünürüm
Anlam peşinde
Malazgirtin aslanları


Ali Erdal - Anonim eserlerin kıy...
Ali Erdal - Sıradan bir filme bu...
Ali Erdal - Kırk gün bir ölüyü b...
Ali Erdal - Kırk
Necip Fazıl Kısakürek - Kıraat kitabı
Ekrem Yılmaz - Derinlik
Ekrem Yılmaz - Yapamıyorsan hayal e...
Ekrem Yılmaz - Kürtlerin PKK ile im...
Dergi Editörü - Çare
Site Editörü - Anlam peşinde
Necdet Uçak - Niye döktün gözyaşım...
Necdet Uçak - Olacak
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Malazgirtin aslanlar...
M. Nihat Malkoç - Anadolu Türk masalla...
Ayhan Aslan - Yamyam
Mehmet Balcı - Şimdi
Mehmet Balcı - Dönemem
Ahmet Çelebi - Gazzeli çocuğa
Halis Arlıoğlu - Parlamenter sistem v...
Halis Arlıoğlu - İçimde bir yara var
Murat Yaramaz - Artık yeter
Murat Yaramaz - Masal
Mevlüt Yavuz - Sanma ha!
Cemal Karsavan - Seni düşünürüm
Heybet Akdoğan - Gülsema
Emine Öztürk - Hapis
Zekeriya Yılmaz - Bıraktın
Mehmet Ali Metin - Doğu ve Batı’nın hik...
Yaşar Akyay - Bizim olmayan gemide...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14208420
 Bugün : 1866
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 622546
 Bugün : 61
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 89
 121. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim