Gizli Kalmy? Bir A?k Hik?yesinin Kapy?n? Konu?malary Sinan Ayhan Sayı:
44 - Nisan / Haziran 2005
Bir duyuruyla başlıyor bu hikâye Duyuru:
Aşağıdaki metin milattan sonra 11... yılının erken dönem birleşikkaplaryasası- İspanyası’nda o günün şartlarına göre devlet ricalince kanun tarafından düzenlenmiş yaptırımlar gereği suçun doğma sebebine bağlı olarak suçlunun suçundan haberdar olması için suçlu ikâmetgâhının kapısına çakılan bir bildirge örneği… O günün gelenekleri suçun suçlu ağzından beyanını şart koşmakta; bu beyan suçlunun gıyaben bile olsa tutukluluk halini gerektiriyor ve onu ibretlik bir nişan olarak cebren kamunun yüksek alakasına sunmayı kanuni bir yükümlülük kisvesine sokuyordu... Bu kisve, o zamanın arşivleme olanakları göz önünde tutularak bildirgeyle birlikte bildirgenin çakıldığı kapıdan alınan numunenin engizisyon tarafından kişiselleştirildikten ve bir araya getirildikten sonra, dönemin mülki amirince mülki idare kütüphanesinin depolarında diğer yetkin zamanlara bir belge olarak kalmak üzere muhafaza edilmesiyle resmileşiyor ve tarihi kaynaklara bir medeniyet ölçüsü olarak bırakılıyordu.İşbu mevzudan hareketle ilginize sunulan örnekçedeki metin halihazırda sayısız metne ana fikir teşkil edecek şekilde bugün, Birbiriyle Bağlantısız Eşyalar Müzemizde geçmeyen dakikalar boyunca takdirlerinize sunuluyor… Müze Müdürü Do minik Val de Romeo
Kapı olma duyumu; Merkez kaç kuvvetine karşı çıkan bilim kurulu öndeyişiyle… Ben maunum, yapışkan una benzer… Havada henüz cisimleşmemiş o kapının kolluyum, kolum bir kapı kakmasına geçmiş… 1 no’lu bildirge; ………………………………………………… …369 no’lu bildirge; -Başlık: “Amaçsız aşk ilanı” dizgesi Ben, Astor Valentin… içi boşaltılmış bir limon, nedir: yüzde seğiren bir mimiği böyle çiziyordum bazen, ben Astor yani fazla çekirdeği olmayan kavun sarısı, her yere sızmasını bilirdim ya, bunu kimse bilmezdi. Ben Karmenya’lı Valentin, yani posası çıkmış kabukları derisine yedirmeyi bilen… kimine göre küstah, kimine göre dingin… Uzun zamandır aşıktım; uzunlu kısalı kibrit çöpleri arasında gibi… maketten bir kentteydim sanki. Uzun zamandır, yani Astor’dan sonra Astor olalı beri aşıktım, kime ve neye aşık olduğumu bilmeden… İnkâr edecek değilim: Uzun zamandır bir aşka düşmüştü gözlerim; gözlerim de faltaşından iriydi; lakin gözlerimden çok beni endişelendiren kafatasımı kaplayan ince lif kümeleriydi; kümeler saman kokulu urganlar kadar cansız, boş bir şatoda dehlizlerin çıkardığı sessizlik uğultusu kadar iç içe geçmeliydi… Bu yüzden içsesimi kısamıyordum bir türlü… Ben, Astor’u atlayıp geçen Valentin; ne zaman bir kalıba dökülsem, endamım herkese boyama kitaplarından çıkmış gibi gelirdi. Hiç olmadım desem, bu acının dünyayı işgali olurdu; hep vardım desem, kalbi eşyaların arzında ve arşında atanlara haksızlık olurdu bu… Kimliğimden vazgeçersem, bana bir şey olmaz; tek diyeceğim; gün ışıklar altında aşık bir gölgeydim, uzadım uzayabildiğim kadar… Ben Valentin, Astor’un gölgede kalma hali… Hiçbir fikrim yoktu. Bir göğüs nasıl kalkar iner; bir burnun içinde gezen hava nedir; bronşların karbon kâğıdı acısı nasıl meydana gelir… Benim duruşuma tekâmül derler… Haberim yoktu; dantel göze değdiğinde, görünenin bir büyü tarifi olacağından veya havanın terleyebileceğinden, güneşin kumaştan bir et olacağından… Ben, parşömende kalmış leke: yani Astor Karmenya Valentin; nice tene bir gönül sızdım, nice aşk iksirinden ilham aldım; ama ne yazık ki sentaksı hiçbir aşk cümlesine uymayan bir Dulsina veya İzabel yahut Plasenta Julyet yüzünden beni gömecek bir gövde bulamadı bu kanun koyucu hazretler…
………………………………………………… Ve bu hikâye bir kendini hiç duyuramama duygusuyla bitiyor Ben Astor yani kendini duyuramayan kişi Kalıbına girebildiğim canlı cansız her bedenden seslenebiliyorum Kaçtır Valentin’in öteki adı olan, ama anlatacak bir şeyi olmayan kişi Kendimi duyurmamak için çok saklandım sessizliğim ele verdi beni Şimdi sırma gözlerimden, sırma ayaklarımdan, kalem yürüyüşümden açığa vuruyorum bütün suretimi Ben Astor yani kısaca kendini duyuramayan kişi
|