YTTYKA Kürsü Nizam Sayı:
63 - Ekim / Aralık 2008
* Edep, hüzün tavrı demektir. En küçüğünden en büyüğüne dek... Cemiyette ve ferdiyette huzur tavrı... Cemiyette insanlarla, ferdiyette de nefsiyle temas ederken...
* Huzurun aslı ve hakikati Allah ile olmak...
* İttika, Allah'ın emrettiğinden fazlasına gitmek... Huzur tavrı onun icap ve her sahada tecellisi...
* Cemiyete ait huzur tavrı umumî, ferdiyete bağlı büyük huzur şekliyse hususî... İkisinin birden çerçevesi ittika...
* İttikayı nefsinde tatbik eden, onu umumîleştirmek, kanunlaştırmak hakkına malik olmadığını bilmeli ve hududa riayet etmelidir. Mürşid diyor ki: "Edep hududa riayet demektir; en büyük edep ise İlâhî hududu muhafaza etmek..."
* Muvazeneli ittika sahibi, istirahat ederken bile huzurda olduğunu bilen, ayağını uzatırken dahi ıstırap çeken, fakat bu halini ayarlamak iradesinden yoksun olmayan kişi...
* Gafil kalabalıklar bir yana, üstün velilerin dış görünüşlerinden ilk fârika, dışarıdan sizinle olurken, içeriden Allah ile olduklarını gösterici eda... Sanki, yiyen, içen, giden, gelen, konuşan, gülümseyen o değil... Ve bütün tavırlarından tütücü edep...
* Şeriat tatbiklerinde bütün şüphelilerden uzaklaşmak ve sünnete bağlılıkta en ileri dereceyi tutmak, fakat bu hali mecburîlik dışında göstermek, gerçek ittikanın şartıdır.
* İmam-ı Âzam Hazretleri, gömleğini yıkarken gösterdiği tek dirhem kire kadar müsaade fetvasına uymadığını söyleyenlere "o, fetvâ, bu takvâ" cevabını vermiştir.
* İttika, "günde en az beş kere yanıma gel!" diyen sevgiliye "her ân yanındayım" cevabıdır. Ama hududa riayet!.. Zira, sevgili yakıcıdır ve gaflet de, yerinde, onun ayrı bir nimeti...
* İttika sahibi, camiden çıkarken ziyafette doymamış bir aç adam edasına bürülüdür.
* İttika sahibi, hastalar, dertliler ve cenazelerle haşrüneşrdir.
|