BATI KOMPLEKSYMYZDEN BATININ OYUNUNA BATILILA?MA S?RECY Hasan Tülüceoğlu Sayı:
67 - Temmuz / Eylül 2009
Bugün yaşadığımız demokrasi, laiklik, hukuk, din, hak ve hürriyetler, bireyin devlete karşı konumu, dinin siyasal ve seküler hayattaki yeri gibi bir çok çözümlenmemiş sorunlar, reform ve Rönesans sıçraması yaparak ekonomik, teknik, sosyokültürel alanda hâlâ tüm dünyayı etkileyen üstünlüğe ulaşan batının bu gelişimini oldukça geç kavradığımızdaki 19. asrın ortalarına doğrudur- batıya karşı duyduğumuz kompleks kaynaklıdır.
Ne hikmetse iki yüz yıldır hâlâ aynı kompleksi yaşıyor ve sorunlarımızı çözemediğimiz gibi batıyı yakalama anlamında fazla bir yol da kat etmemiş durumdayız.
Tanzimat’la batıyı sosyoekonomik ve teknik alanda yakalama olarak belirlenen hedef Cumhuriyetin kurulmasıyla Atatürk'ün ifadesiyle her alanda Avrupa’ya yetişme, onlar gibi olma anlamında "batılılaşma" diye isimlendirilip yeni Cumhuriyet’in ulaşacağı en büyük hedef olarak konmuştur.
Belirtildiği üzere iki yüz yıldır şekilcilikte yetişmekle birlikte hâlâ bu hedefin başında bulunuyoruz.
İşin bir diğer yönü batının bizim kompleks ve zaaflarımızı bilmesidir. Dahası bunları oluşturmasıdır. Bilindiği gibi büyük tehlike olarak gördükleri güçlü Osmanlı devletini yıkmak Avrupalı devletlerin en büyük hedefiydi. Ziya Paşa'nın ifadesiyle biz içten onlar dışarıdan çalışarak bunu başaran Batı, gelecekte aynı tehlikenin yeniden canlanıp kendilerini tehdit etmemesi için de tedbirler aldılar ve alıyorlar.
Kendileri gibi olup onlar konumuna yükseldiğimizde zarar görmeyecekleri üstelik kârlı çıkacakları alanlarda bizde devlet eliyle devlet politikası olarak çalışmalar yaptırıp belli aşamalar kat ettirdiler. Sanayi ve teknik alanda hiçbir zaman kendimiz olan bir çalışma yapmadık dahası yaptırılmadık. Patent uygulamasıyla batıyı taklit ederken belli bir sermayenin de batıya akışını sağladık ya da sağlandırıldık.
Sanayi, teknik ve ekonomik alanlar dururken sportif ve kültürel alanlara yönlendirilip hedefler edindirildik. Futbol takımımızın bir Avrupa takımını yenmesi en büyük hedefimiz oldu. Eurovisionda birinci, futbolda üçüncü olduk diye batılılaşma hedefine ulaşıp Avrupa kadar güçlü olduk zannettik. Oysa sanayi ve teknolojik aletlerin en küçüğünü bile batıdan alıyorduk. Ürettiğimiz bir teknoloji yoktu. Eurovision ve futbolda dereceler yapmak argo ifadeyle fasafisoydu.
Hiç düşündünüz mü acaba devlet ve toplum olarak kendi teknolojimizi üretmek gibi bir hedefimiz oldu mu? Elin gâvurundan alacağımıza kendimiz yapalım diye neyi hedefleyip peşine düştük. Avrupa'ya da dünya şampiyonu olacağız diye günlerce hop yatıp hop kalkarken kaldırılırken- basit bir teknoloji aletini üretmeyi ki böylelikle sosyoekonomik atılımı gerçekleştirecektik- hedeflemede bir gün heyecan duyduk mu? Neden işin ehli ve uzmanı gerçek teknik ve bilim adamları bizde değil de batıda yetişiyor?
Bunları düşündükçe defineyi asıl bulan ayı olmakla birlikte tilkinin kurnazlık hamleleriyle hiç pay alamamasının anlatıldığı masalı hatırlıyorum.
Sizce de bir bit yeniği yok mu bu işin içinde? Koca bir devlet, büyük bir millet iki yüz yıldır sorunlarını çözüp yerli yerine oturtarak belirlediği hedeflerde hiç mi ilerleyemez? Batının dışında aynı ortak şartlara sahip Japonya son zamanlardaki hamleleriyle Çin- bu işi nasıl başardı da biz hâlâ yerimizde sayıyoruz?
|