YSYMSYZ BEBEK Fatih Öncü Sayı:
67 - Temmuz / Eylül 2009
Anlatılmaz isimsiz bebeğin hikâyesi
Doğmuştu savaşın ilk gecesi
Zalim bir geceye açtı yüzünü
Görmedi bir kez babasının yüzünü
Doğum ve ölüm vardı anne yüreğinde
O minik bedene sarıldı kimsesizliğinde
Uğurlamışlardı babayı geçen yıl
O katliam ki ermedi akıl
Bir yıldır yokluk ve sefalet
Açlık mı, bir lokma yemeğe hasret
Bu gün buruk bir sevinç var
Savaşın ortasında kurulmuş Pazar
Bir şeyler mi alacak, hayır
Ne para var, ne de pazarda hayır
Yere düşse bir çürük meyve
Uzanır aç bedenlerin eli yüzlerce
Kucağında bebeği ile anne
Titriyor ciğerparesinin üstüne
Gün garipti, Pazar sessiz
Bir an etrafını gözetledi nefessiz
Hiç düşman namlusu yoktu
Bir gariplik var dedi, korktu
Önce duyuldu yırtıcı bir siren
Sonra serildi yere binlerce beden
Ya Rab ne acayip can pazarı
Bu hangi vicdansızların kârı
Sanki sura üflendi, koptu kıyamet
Canlar masum, nerde merhamet
Kaldırsa başını, bombalar yağıyor gökten
Kaçsa kurşunlar deliyor yürekten
Çığlık sesleri arşa yükseldi
Yollarda akan kandan seldi
Nasıl körleşmiş vicdanlar
Anlatılmaz böyle anlar
Zulüm çöktü yere sis sis
Tatmıştı ölümü her nefis
Sadece son nefeste birkaç inilti
Bir de ağlayan bebek sesi
Gözlerinde müthiş korkulu bakışlar
Ağlıyordu duyulmadı hıçkırışlar
Sürünerek annesinin yanına vardı
Nasıl tanıdı, ne kol ne bacak vardı
Göğsüne yaslandı, soğuktu
Emmek istedi ama süt yoktu
Koca kâinatta bir o canlıydı
O minik elleri kanlıydı
Açlıktan kıvrandıkça kesildi sesi
Anne anne diyordu her nefesi
Nasıl insanlıktır, bunlar bir parça et mi
Zulmün adı özgürlük, bu medeniyet mi
Böylece sabaha kadar kıvrandı
Allah'ım bu nasıl bir devrandı
Ağzı kıpırdadı vicdanlara son dilekçe
Melekler ağlıyordu o inledikçe
Açtı masum gözlerini bakışlar soluk
Anne diyordu ağzından çıkan son soluk
Nasıl körleşmiş vicdanlar
Anlatılmaz böyle anlar.
|