Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3026 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

TÜRBANA SERBESTLİK GELİR Mİ?
Hasan Tülüceoğlu

  Sayı: 62 - Ocak / Mart 2010

Sözü uzatmadan söylemek gerekirse YÖK'ün son düzenlemelerine rağmen bu sorunun cevabı 'evet' olur demek kolay görünmüyor. Zira Tanzimat zihniyeti ile dinî ve geleneksel toplumsal değerleri muhafaza etme gayretindeki dindar kesimin batı kültürüne yaklaşımı, edinip edinmeme, edinmenin derece ve nasıllığı gibi hususlarda birbirleriyle bir uzlaşısı; dinî ve geleneksel değerlerin batı kültürü karşısında bir yerli yerindeliğe oturması söz konusu olmadan bu ülkede başörtüsü (türban) sorunu çözülmeyecektir.

Mesele, bilim ve teknik yolla güçlenen batı ve bu gücün dünyaya sunduğu modern hayatla, İslâm dininin öngördüğü hayat tarzı ve bu öngörüyle yüzyıllar boyu sahip olduğumuz geleneksel toplum yapımızın dinî değerler tabanında çatışması ve bu çatışmayı çözümlemede ortaya konan yaklaşımların kabul görürlüklerinin bir türlü yerli yerine oturmayışıdır.

Osmanlılar Avrupa'ya karşı geridenliklerini öncelikle askerî alanda çözmeye çalıştılar. III. Selim'le askerî alanda geniş bir yenileşme hareketi başlattık. İlk Osmanlıların zannettiği gibi sorun sadece askerî değildi. Dinî, sosyal, kültürel hattâ ekonomik boyutlu üç yüzyıldır hâlâ çözemediğimiz büyük bir sorundu.

II. Mahmut yenileşmenin de biraz ötesinde batılılaşma anlamında devlet kademelerinde görsel bazı değişiklikler yaptı. Bu yetmedi aşırı Avrupa hayranlığı Osmanlı entelijansiyasında Tanzimat'ı doğurdu. Bu yaklaşımın sevmediği ve hep eleştirdiği II. Abdulhamit, Tanzimat yaklaşımını toplum zeminine yayacak Anadolu'ya kadar yayılan yeni okullar açarak batı eğitim sistemini ülkeye getirdi.

Geleneksel eğitimden farklı batı eğitim sistemiyle eğitim veren bu okullara dindar Anadolu insanı uzun süre sıcak bakmadı. Temel eğitim dışında yüksek öğrenime çocuğunu göndermedi. Kız çocukları batı eğitim sistemli bu okullara temel eğitim için bile uzun yıllar hiç gönderilmeyecekti.

Meşhur sosyologumuz Ziya Gökalp'in babasının onun eğitimi için “okursa dinsiz okumazsa eşek olur” sözü dinî değerlere hassas Anadolu insanının o günlerdeki düşünce ve endişelerini çok güzel ifade etmektedir. Bu endişelere rağmen başka alternatif çözüm olmayınca dindar Anadolu halkı erkek çocuklarını yüksek öğrenime göndermeye başladı.

Cumhuriyet dönemiyle çekildiğimiz Anadolu'da büyüyen şehirleşme kız çocuklarının da yüksek öğrenime gitmesi gerektiği gerçeğini dindar Anadolu insanına gösterdi. Yetmişli yıllara doğru gelindiğinde amfilerde ve üniversite koridorlarında dinî inancı gereği örtünen başörtülü öğrenciler görünmeye başladı. Dinî hassasiyetin göstergesi erkeklerde sakal bırakmaktı.

Tanzimat yaklaşımının devamı olan Cumhuriyet dönemi öncüleri, öncelikle görsellikte batılılaşmayı hedeflediklerinden çağdışılık olarak gördükleri kıyafetlere kendi açılarından haklı olarak tahammül edemezlerdi. Sakal başörtüsü gibi farz olan bir zorunluluk değildi. Düğüm dindar kız öğrencilerin dini emre mi yoksa seküler emre mi uymaları gerektiğinde düğümlendi. Özal gibi muhafazakâr bir liderin hükümette bulunduğu seksenli yıllarda başlayan başörtüsü yasağı hâlâ güncelliğini koruyor. Yüzlerce yüksek eğitim görmek isteyen genç kızı ve ailelerini engellemeye ve zor durumda bırakmaya devam ediyor.

Cumhuriyet yönetiminin tabu sınırına giren bu yasağı çözmek için adım atan AK parti hükümeti bilindiği gibi büyük bir kapatılma badiresi atlattı.

Son günlerde CHP ve AKP'nin sorunun çözümü için olumlu yaklaşımlarının da sonuçsuz kalacağı kanaatindeyim.

Başta söylendiği gibi sorun geniş tabanlı dinî, sosyal ve kültürel bir sorun olduğu için çözümü de bu geniş tabandaki sorunların çözümlenmesinde yatıyor.

Cumhuriyet bekçileri başta üniversite olmak üzere devlet kademelerinin batılılaşmaya aykırı görülen dinî görselliğe girmesini istemiyor. II. Mahmut'un devlet kademelerinde Avrupaî görsellik istediği gibi.

Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
İslâmcıların kültürelsizl... - Sayı 89
Batılılaşmada mündemiç di... - Sayı 88
Babel'de doğuya bakış... - Sayı 87
Âmâk-ı hayal ve Osmanlı s... - Sayı 86
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (124):
Diyarbakır anneleri...

Son Eklenen Yorumlardan
 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Süleyman Abdulla. Müasir Azərbaycan poeziyasinin ən görkəmli nümayəndəl... Hikmet

 yüreğine kalemine sağlık hayırlı ve bol okurları olsun.🤍✒️...


ACIYORUM

Millet, Meclis’i seçiyor...

Meclis, millet namına kanun yapıyor...

Anayasa Mahkemesi de bu kanunları bozabiliyor...

 

Şimdi söyleyin:

Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla mı milletin?

Hâkimiyet kayıtsız şartsız Anayasa Mahkemesi’nin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla Anayasa Mahkemesi’nin mi?..

(Kardelen; 13; Mart 1997)

 

ACIYORUM

Bir takım kimselerin, yetkilerini aşarak, kanun dışı teşkilâtlar kurduğu ve kanun dışı faaliyetlerde bulunduğu artık kimsenin yok diyemeyeceği bir gerçek halinde ortaya çıktı.

Bunlar, başlangıçta en azından, kanunların kötülerle ve kötülükle mücadelede yetersiz kaldığını düşünüyor.

Böyle örgütlere karşı çıkanlar da, gizli ve kanun dışı teşkilât kurulacağına falan falan kanunlara ve filân filân mekanizmalara dayanarak şöyle şöyle mücadele mümkündür, demiyorlar...

 

Öyleyse...

Ya bu ülkede kanunlar ve işleyen mekanizma yetersizdir... Ya devleti idare edenler...

Bu işin (ya)sı, (ma)sı yok... Hem kanunlar ve işleyen mekanizma, hem idareciler yetersiz...

(Kardelen; 13; Mart 1997)
66
Kudret-i ilahi
Ürəyimin Əsdiyi
Yaşanan pişmanlık
Her şey apaçık
Suriye Türkmenlerinin dilinden
Oğulcan


Ali Erdal - Her şey apaçık
Kadir Bayrak - Nerelisin
Necip Fazıl Kısakürek - Doğuda buhran
Ekrem Yılmaz - Göç mü hicret mi
Ekrem Yılmaz - Zerre
Fatma Pekşen - Mustafa
Dergi Editörü - Hicret şuuru
Site Editörü - Zor sınavımız mültec...
Necdet Uçak - Yüreğim benim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (124) k...
Kardelen Dergisi - Kalem erbabına...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Gittikçe azalıyoruz
M. Nihat Malkoç - Suriye Türkmenlerini...
Hızır İrfan Önder - İstemem
Berna Pak - Gelecek(siz) çocuk
Ayhan Aslan - Dilenci
Mehmet Balcı - Sevda
Mehmet Balcı - Tükür
Ahmet Çelebi - Kaçıncı bahar
Av. Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Halis Arlıoğlu - Gaflet, dalalet ve h...
Murat Yaramaz - Pusula
Murat Yaramaz - Soğuk
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Asırlık mertebe
Suleyman Abdulla - Ürəyimin Ə...
Cemal Karsavan - Hasrete zincir mi da...
Emine Öztürk - Bismillah
Osman Akçay - Gibi
Bekir Oğuzbaşaran - Türküleri seviyorum
Yaşar Akyay - Yaşanan pişmanlık
Yaşar Erim - Firavun düzeni devam...
Cahit Can - Bu insanlar
İbrahim Durmaz - Kar
Sevdagül Aykar Yıldız - Oğulcan
Mehmet Emin Armağan - Kudret-i ilahi
Saltuk Buğra Bıçak - Sarı yapraklar dökül...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15274473
 Bugün : 4560
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 647180
 Bugün : 617
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 129
 123. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 7
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim