Her şey bir yüzü görmek için kaab, kabuktan uzaksın sen… Sinan Ayhan Sayı:
62 - Ocak / Mart 2010
Elmadaki vitamine istiklal mi istiyorsun, o vakit bütün harf kılıklarını terk et; ismini terk et… Ceviz kabuğu suretindeki duvarlarını, bütün kisve zeminleri terk et; istiklal sadece bir kol, sadece bir kemik, sadece bir ilik değil; bütün bir organ ve vücut, bütün bir etraf ve şekil sıhhatidir… “İyiliğin, asaletin en büyük ifadesi” budur elbet…
“Elma dersem çık”; kaab elmanın adıdır, ağacın cübbesi… Çıkma; demezsem elmadan bir tat… sen cübbesin, mayhoş ve sızılı…
İstiklal kulaklarda çınlayan bir işitme eşyası mı, bir tınılar haritası mı; elmadaki vitamine istiklal ne… bul o ejderha nefeslerini kaab, sen bir kabartma değilsin, bilirsin has dilini aslanların, eğer kendi avınsan çölde… bir pençenin aynasında avunacak bir şey yoktur, bu senin kendi kanın işte… ah kalb, ah kalb…
Sen de öğrendin kaab, elmanın karnında bir güneş var; eşyada sızlayan güneşler öğretir bize çıplak ayak yürümek ne, göğe doğru… sen de öğrendin sonra rüzgârın gırtlağında bir tebeşir öksürüğüdür söz; bırakılsa yere kızıl bir deve gölgesidir; açılır göğün uçsuz kapanları bile yüzü gösterecek söze…
kaab, sözün canıdır…
Sen kaab, kendi kabına sığmayansın; bilirim, çocuğa benzer hala bir elmayı tutuşun… şimdi bir elmaya bile yasaksın…
Elmadaki vitamine kim arar istiklali; kabildir ki önce o, kendini arasın…
Ah kaab bir bırakabilsek harflerdeki oymaları, ahşap süsleri; günlerdeki, mevsimlerdeki biz denilen çökelmeyi; bu kireçrengi esvaplardan bir soyunsak; elmanın sınırı mıdır havadaki sıhhati dişlemek… Yazının teri var üzerimizde kaab, elmanın şekli için… bir sırtla tutunurum kelimeye; bir kemiği yırtarım havada, kağıdıma sızmak için…
Bir ısırık ol kaab, suyu ıslat, suyu ıslat; senden atılınca ok, bir marangozun eli işler orada…
Lisanımız adımlarımızın çekildiği yerdedir, sahte ateşböceklerinin söndürüldüğü göz arkasına yaslı, saklı odalarda; bir odanın sürgünlüğü dışarıyı düşündükçe başlar, elma bütün kalemağaçlarının sonsuzluk misafiridir sonra…
kaab, sen seni görme, ismini terk et… eğer elmaysan bir kılığa giremezsin… vitaminin istiklalidir, elmadaki lezzet… bir ısırık, bir hece, ıslanan bir su…
|