Dindar nesil Turgay Ertem Sayı:
72 - Nisan / Haziran 2012
“Âsım'ın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek
İşte çiğnetmedi namusunu çiğnetmeyecek.” (M. Akif ERSOY)
Âsım'ın nesli, büyük şairin özlemini duyduğu bir nesildi. Değerli şairimiz, aslında Âsım'ın çocuklarını değil, milletimizin geleceğinde olmasını arzuladığı nesli tarif ediyordu. Mehmet Akif Ersoy, Safahat isimli başucu eserinde nasıl bir nesil, nasıl bir toplum, nasıl bir dünya istediğini, özelliklerini ve ilkelerini anlatır. Referansı, insanın var olma sebebidir. Başbakanın “Dindar nesil” ifadesi ile başlayan tartışmalar, eğitimde 4+4+4 uygulama tasarısı, bizlerin de bu konuları yeniden düşünmemizi ve değerlendirmemizi sağladı.
Rab ismi, Cenabı Hakk’ın öğreten, terbiye eden, sıfatını işaret ediyor. En büyük öğretici ve terbiye edici Allah'tır. Peygamberler, Allah'ın insanlar için görevlendirdiği en değerli mürebbiyelerdir. İnsanlık âlemi bilgiyi, en büyük icatları peygamberler sayesinde öğrenmiştir. “İnsana kalemle yazmayı da öğreten Kerimler kerimidir O.” (Alâk Suresi) Evlâtlarımızı yetiştirirken bilgiyi, ahlâkı hangi kaynaktan öğrenmek gerektiğini çok iyi anlamalıyız.
Her anne ve babanın geleceğini, yani evlâdını en iyi şekilde yetiştirme arzusu vardır. Bunu sağlamak için de her türlü fedakârlığı göze almaktadır. İyi yetişme ne demektir? Sadece bilgi bunu sağlar mı? Bilgili, zeki, çalışkan olmak, insanın hem dünyasını hem âhiretini güzelleştirir mi? Kim ne derse desin âhirete inanan insan daha güvenilir, daha fedakâr, mala mülke daha az hırslı, daha faziletlidir. İyi yetişmiş insanda da öncelikle istenen vasıflar bunlar olmalıdır. Bunun yolu da inançlı, ahlâklı, başkaları için gönüllü fedakârlık yapabilen nesiller yetiştirmektir.
Günümüzde bilgiye ulaşmak artık oldukça kolaydır. Dünyanın her yerindeki kütüphanelere bile internet yoluyla ulaşmak mümkündür. Bilgisayarınızda bir “tık”la dünyayı avucunuza alabiliyorsunuz. O halde artık bilgili olmaktan ziyade bilgiye ulaşmasını ve yorumlamasını bilmek daha önemli hale gelmiştir. Asıl ondan da önemlisi günümüzde çok bilgili görünen ama yorumlarıyla, yaptıklarıyla insanları hayrete ve dehşete düşüren pek çok kimsenin olmasıdır. İnsan olmak, insanca davranmak, toplumda sevilen, davranışlarıyla örnek olan, konuştuğu zaman doğruyu söyleyen insan olmak için ayrı eğitim ve terbiye metotları gerekir.
Zorunlu ve kesintisiz eğitimi dayatanların neleri arzuladıkları nasıl bir nesil hayal ettikleri büyük ölçüde anlaşılmıştır: Sadece kendini düşünen, bencil, dünyanın zevklerine ulaşmak uğruna hiçbir şeye aldırmayan, yasak ve haram tanımayan, emek sarf etmeden her şeye sahip olmak isteyen, manevî değerlerden uzak bir nesildir istedikleri. Dertleri kızların okuması değil açılmasıdır! Başörtüsü ile uğraşmaları da bu yüzdendir. Son zamanlarda televizyonlarda ve sokakta bazı bayanlar üzerinde gördüğümüz kıyafetler, örtünmekten ziyade açılmayı hatırlatır mahiyettedir.
Devletin yetkilileri, ülkemizde geleceğin insanının yetişmesi ile ilgili kararlar alırken, halkın isteklerini, anne ve babaların evlâtları ile ilgili beklentilerini, pedagojik gerçekleri dikkate almalıdırlar. Bu sebeple eğitim sisteminin esnek olması gerekir. Dayatmacı olmayan ve tek tip insan özleminden uzak bir eğitim anlayışı temel şarttır. Kabiliyetli ve farklı ilgileri olan çocuklara, kabiliyetine ve ilgisine uygun bir eğitim ortamı sağlanmalıdır. Her toplumun vazgeçemeyeceği temel değerleri vardır. Bu temel değerleri kazanan çocuklarımızla geleceğimize güvenle bakabiliriz.
Eğer gelecekte mutlu, sevgi dolu, birbirine kenetlenmiş, farklılıklara karşı anlayışlı ve müsamahalı, müreffeh bir Türkiye istiyorsak, “ham sofu kaba yobaz” değil dindar, utanmaz değil edepli, doğruluk ve dürüstlük için hiçbir şeyden korkmayan ama Allah'tan korkan ve her an O’nun huzurunda olduğunu bilen insanların sayısını arttırmaya ihtiyacımız var. Bunun için her türlü fedakârlığa değer... İşte Asım'ın nesli budur…
|