Söz Rengi: İhtişam Nasıl Kılık Değiştirir… Sinan Ayhan Sayı:
79 - Ocak / Mart 2014
K..ah..ve
Hiç aksatmadan, her öğleden sonraları dilimize yakışan bir pütürlük içerdik; bu zihnimizi açardı. Neden sonra, öğleden sonralarının bize yetmediğini fark ettik… Üstümüzün demir eksikliği, ağzı kıskaç gibi olanlara karşı direncimizi kırmıştı. Biz de elimize bambudan mızraklar aldık, ancak bu vahşi görüntü bizi yeterince koyulaştırmıyordu. Bu zaafımız yüzünden yarım kalmış bir pütür gibi olduğumuz yerde donduk kaldık…
H..ev..ak
Neye benzesek korkutucu olamıyorduk. Tehdit etmek omuzlarımızı kaldırırken eklemlerimize yakışmıyordu galiba. Çok düşündük, kahvaltıda helva, üzüm pekmezi, bir somunla birlikte “uzak şehirler” peynirinden yedik. Olmadı, bacaklarımız lagar bir eşeğin bacaklarına benziyordu. Yastıklarımızdan çıkardığımız tüyleri vücutlarımızın uygun yerlerine yapıştırıyorduk, ne yaparsak yapalım yine de kimse hayvandan türediğimize inanmıyordu…
aV..k..eh
Ayıp olmazsa sesimizi yükseltmek istiyoruz, sesimize payandalar eklemek… Nedense av hayvanları gibi ses çıkarmayı öğrendikten sonra, bir tüylenme mahkemesi kurmakta sakınca görmüyoruz, hele bir de tadımız çamura dönünce her şeyi atomlarına ayırmak geçiyor içimizden; zaten sırf bu yüzden sayısız bir kalp çarpıntısıyla hemhal, “avagadro”yu seviyoruz… Dahası ne havsız yüz kurulamayı, ne kitap dilinden susamayı bilmeden fasulye deneyleri yapıyoruz, kulak yaptığımız pamukların iki kat dibinde… Ayıp olmazsa balçıklığı bırakıp ardından diller bırakan kanlı bir toprak olmak istiyoruz.
R
Atmosfer basıncı düşük bir ortamın ürünüyüz, onun için sönük bir balon gibi duruyor ortada figürlerimiz… Bir kıpırtı seçsek, askıda kalıyor görüntümüz… Bu kadar böcek besleyebileceğini bilmezdik, bizdeki kokuşmuş etin… Etin paçalı akbabaların karnında ancak hayat bulacağını sanıyorduk. Yanılmışız, yerçekimsiz hayat kelebek ömrü bir hayat değilmiş… Ve alerjimiz olurmuş bizim de, canlılık polenlerine karşı…
n
Bir kurgu bu ya, oda koşullarını oluşturana kadar renk pigmentleri arasında mekik dokumak da varmış… Olsun; takunya sesini özledik ama, omuzlarımızda Keltli ve Galyalı olmayan bir ormanı büyütüyoruz…
K
Sonuca yaklaşıyoruz, ah şu saman çöpleri… Pastel renkler… Şişeye konmuş gemiler, cinler… Denizkızlarından duyduk bu sırrı, ufukta köpüren ışık, kavanozun dibindeki leke… Durulanmamış bulaşık, üstünde ruhlar bilediğimiz kaya… Barbarları tanımayız biz, rüyalarımızı elyafta uyuruz… Savaşmak için uzattık bu kirli tırnakları, bir yüz çizerken pati kullanmıyoruz… Fare derisinden türemiş bir kedi değiliz, ama tüylü bir sonuca doğru, amansız bir şekilde yol alıyoruz… Pusluyuz, kezzapta köpürmüş gibi; ama tenleri sadece, çiçek gölgeliğinde yıkıyor ve yakıyoruz…
|
Eklenen Yorumlar
Ekleyen : 10.06.2014 Yorum : cevap verme lütfunda bulunduğunuz için çok teşekkür ederim. bu izah ediş tarzınızdaki anlatım ne kadar anlaşılır ve anlaştırır bir dil uslüptür. sizden sadece bunu istemiştim. emekleriniz katiyyen lüzumsuz ve beyhude demedim, inşallah yanlış anlaşılmam. bir çok ilham barındırıyor, etkili ve derin yerleri tabi ki var, fakat hepini (seni) anlayan bir sen varsın gibi geldi bana hep. :) bize de bazı hediyelerin oluyor yazının bir yerlerinde... Bir uslüp geliştirdiğin muhakkak... Yolun açık olsun, anlattığın çerçeve ve hedeflerinde.
Ekleyen : 09.06.2014 Yorum : Sevgili "bir okuyucu"; hem bugüne kadar kaleme aldıklarımı anlayanlar oldu, hem anlamayanlar, hem anlayanlar çevremdeydi, hem tanımadıklarım kişilerdendi; tabii anlamayanlar her zaman çoğunluktaydı... Bu durumun ne işe yaradığını mücerret planda bilmiyorum; kendime göre anlamlı halleri var, ama bu anlamlı hallerin bir kısmının farkındayım, bir çok kısmının da farkında değilim... Birincisi, yazmak ihtiyacında oluyorum, o yazı çıktıktan sonra o ihtiyaç giderilmiş oluyor... İkincisi, bir üslup ortaya koymak, kendini tasarlayıp inşa etmenin en güzel, en anlamlı yoludur, bu üslup denemeleriyle kendimi bir tasarı olmaktan kurtarıp inşa etmeye çalışıyorum, bu da var oluşa dair kaçınılmaz bir durumdur; üçüncüsü kendi fikir soyumun verimlerini ortaya koyuyorum, bu fikir soyunun bayrağını öte zamanlara taşımaya çalışıyorum, dördüncüsü cemiyette "bir ortak akılda ikamet" eşiği oluşturup hakikatten hiza alan bir cemiyet hayal ediyorum, bunu şimdilik yazarak hayal ediyorum, beşincisi yazarak ve yaşayarak, yazmayı yaşamaya yaklaştırarak mümin olmaya cehd ediyorum; evet, yazdıklarım çoğu kişi tarafından anlaşılmıyor, ama yazdıklarım anlamsız değil; eleştirinizi dikkate alacağım inşallah ve daha anlaşılır yazmaya gayret edeceğim, belki zor olandan bahsederken bunu nasıl kağıda anlaşılır bir ifadeyle dökerim, onun yolunu sade bir ülupla keşfedebilirim belki... Bizden de sevgiler...
Ekleyen : bir okuyucu 31.05.2014 Yorum : ...?
Ekleyen : bir okuyucu 24.05.2014 Yorum : Ne demek istediğinizi anlayan çıktı mı hiç bugüne kadar merak ettim. Size yolunuzda başarılar.. Anlayan olmasa da bir şeyler anlattığınız muhakkak ama, neye yarıyor, bunu da cevaplarsanız sevinirim Sinan bey...
Azminize hayranım doğrusu, bunu itiraf etmeliyim : Yazar veya tefekkür adamı olunacaksa işte böyle olunur... Bıkmadan usanmadan yazmakla.. Merhamet etseniz, biraz da okuyan anlasa... Olmaz mı?
Sevgiler...
|