Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     4219 kez okundu.     2 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Ruh K?k?n?n Milliyeti
Mustafa Kınıkoğlu

  Sayı: 53 - Temmuz / Eylül 2006

Bu sayının konusunu ilk öğrendiğim zaman, “Türk ruh kökü” kavramı üzerine biraz düşündüm.. Acaba bu terim neyi ifade ediyor ve anlattığı mânâyı tam olarak taşıyor mu?..

Genel plânda konu Türk ruh kökü iken, ayrıntıda konumuz “Türk ruh kökü toplum mühendislerinin plânlarını bozacak güçtedir” cümlesiydi.

Şimdi, ruh kökünün başındaki Türk kelimesini ele alırsak, plânlarının bozulmasını umduğumuz mühendislerin çoğunun Türk olduğunu görüyoruz… Küresel olarak düşünsek bile, en azından bizim ülkemizdekilerin çoğu Türk’tür. Bu durumda “Türk ruh köküne” mânâ kazandıran şeyin sadece Türklük olmadığı göze çarpıyor. Sadece Türklük olsa idi, şu bahsi geçen mühendisler de yeter şartı sağlamalarından dolayı rahatlıkla “biz de Türk ruh köküne bağlıyız” diyebilirlerdi.

Demek ki, Türklük yeter şart değil. Peki gerek şart mı?

Benim düşünceme göre, “Türk ruh kökü” kavramı ile anlatılmak istenen şey, Anadolu insanımızın, İslâm ile tanışmasından sonra geldiği kıvamdır. Kış sabahlarında, pekmezle tahinin karışmasıyla oluşan kıvam gibi Anadolu, İslâm ile tanıştıktan sonra yıllardır özlemle beklediği hale gelmiştir.

Aslında parantez içinde şunu da ekleyelim ki, Anadolu kavramı da salt coğrafya olarak düşünülemez, aynen ruh kökünün başındaki Türk gibi... O da coğrafyadan çok daha fazla mânâlar içeriyor. O mânâları da oluşturan yine bu coğrafyanın İslâm ile tanışmasıdır bana kalırsa.

Demek ki, “Türk ruh kökü” dediğimiz zaman, orada asıl unsur bu coğrafyanın, bu toprakların İslâm’ı benimsemiş olmasıyla meydana gelen “ruhtur”.

Zaten dünya üzerinde olduğunu düşündüğümüz diğer “ruh köklerini” ele alırsak hepsinin mayasının din olduğunu görüyoruz

Bu iddiamızı, dünya üzerindeki etkin ruh köklerini inceleyerek güçlendirmeye çalışalım.

Şu anda dünya üzerinde etkin güç olarak kimleri sayabiliriz?

Bir tarafta İsrail-Amerika, bir tarafta Avrupa Birliği ilk akla gelenler. İsrail’in bağlı olduğu ruh kökünün mayası direkt olarak gerçeğinden saptırılmış Yahudiliktir. Diğer taraftan, Avrupa Birliği ise, -tüm Avrupa’yı kastetmiyorum, bazı Avrupa ülkeleri İsrail'in bağlı olduğu köke daha yakındır.- Hristiyanlık’tan ve Helenizm’den etkilenmiş bir ruh köküne bağlıdır. Burada Helenizm’in, insan eliyle oluşturulmuş dinsel bir etki olduğunu da belirtmek isterim.

Eski Sovyetler’e ne demeli diyebilirsiniz. Onlar da din ile ilgili bir maya ile yoğruldular. Ama bu seferki maya “dinsizlikti”. Şimdiki Rusya’nın ve Çin’in de bu mayayı -eski Sovyetler kadar olmasa da- taşıdığı söylenebilir.

100 sene öncesine kadar, dünyada çok daha etkin bir ruh kökü daha vardı. Osmanlının taşıdığı, bizim “Türk ruh kökü” ile adlandırdığımız ruh kökü... Şimdi bu ruh kökü yok. Daha doğrusu var ancak, onu taşıyacak vücut yok.

Buraya kadar yazdıklarım ile Türklüğü arka plana attığım düşünülmesin. Asr-ı Saadet döneminden sonra, birkaç tane müslüman devlet kuruldu, yıkıldı. Ancak, bugün kendisi olmasa bile, bütün dünyaya Efendimiz’in ismini yaymaya çalışan, cihad eden askerlerine Efendiler Efendisi’nin ismi olan Mehmed ismini takan Osmanlının adı, halâ ayakta.

Bugün Filipinler’deki bir kıyı köyünde II. Abdülhamit’in yapımına yardım ettiği bir cami var ise, bunu sağlayan bu ruh köküdür. İşte konumuzda bahsi geçen mühendislerin işi salt Türkler’le değil, gönlünde bahsettiğimiz mânâyı taşıyan herkesledir. Siz isterseniz buna Türk ruh kökü deyin, isterseniz Anadolu ruh kökü, isterseniz İslâmî ruh kökü...

İçindeki bu mânâyı taşıdıktan sonra ister Alman olsun, ister Japon, ister Rum... Hepsi bu ruh köküne bir yerinden yapışırlar. Ancak tarih de şahittir ki, Türkler’in fıtratı bu mânâyı temsil etmeye son derece uygundur. Bu da Allah’ın bir lütfudur.

Sonuç olarak Türklük, bahsi geçen ruh kökü mânâsını taşımak için yeter şart değildir, hattâ iddialı bir lâf olacak, istisnalara bakıldığında gerek şart da değildir. Ancak geniş açıdan baktığımızda, Asr-ı Saadet’ten sonra fıtrat olarak bu mânâyı diğer müslüman milletlerden daha farklı anladığı ve taşıdığı da ortadadır.

Doğarken milletimizi seçemiyoruz, sonradan da değiştiremiyoruz. Bu şekilde olan özelliklerimiz için “Elhamdülillah” demekten öteye geçmek, farklı düşünce oluşumları içine girmemize neden olabilir. Efendimiz’in “Arab’ın Acem’e, Acem’in Arab’a üstünlüğü yoktur, üstünlük takva iledir” hadisi doğrultusunda, bu ruh kökünün mayasının bu hadisde bahsi geçen takva olduğunu düşünüyorum.

Zaten toplum mühendislerinin yapmak istediği de, kişilerin ellerinden “milliyetlerini almak” değil -ki çok saçma bir kavram oldu-, olanların imanını azaltmak ve sıfıra indirmek, olmayanların ise bu imana hiç kavuşamamasını sağlamaktır.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : hasan batmaz    
Yorum : kınıkoğlu, yaz bre yaz... ne yönden eserse essin rüzgâr...




Ekleyen : whiteman    
Yorum : sevgili mustafa düşüncelerin bir birine çok bağlı ve derin düşünceler.Ancak aklının değil duygularının yönlendirmeleriyle yazmışsın.Ve temelde anlattıklarının özü karşındaki kişinin sadece ve sadece senin duygusal felsefeyi (imanı...) kabul etmesi gerektiğine çıkıyor.Bu da kutsal olan evrensel insan özüne aykırı; ayrıca bu evrensel hakka göre kişi istediği düşünceyi seçse bile sonuçta ortak bir noktada buluşabilmeli.işte bu ortak noktanın getirisi de insani mutluluk ve başarıdır.Bu da ancak laik bir felsefeyle karşılanabilir.





 
"O"... - Sayı 99
Necip Fazıl hakkında iki ... - Sayı 92
Bir Derviş Sultan Ulu Hak... - Sayı 91
Dua, kulun acizliğini gös... - Sayı 89
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (127):
Sünnete uygun beslenme...

Son Eklenen Yorumlardan
 Bugün 18.11.2025Konu nedir? ...

 Deprem kuşağında yer alan ülkemizde: çok katlı yapılar yerine, tek katlı bahçeli evlerde yaşamak asl... yusuf

 Muazzam bir çalışma olmuş,tebrik ediyorum.... Ahmet Durmuş

 yukarıdaki hikayeyi ve eklemeleri yazan kişi biraz zorlamayla günün modasına uymuş işi dış güçlere a... HALİL KÖSE

 test"... test


Batı’nın Pompei’sinin günlerini andırmasının sebepleri Osmanlı Devleti’ni çökerten “metal yorgunluğu”nun ilk safhası değil midir?
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Büyük camgözlerle yüzen karahindiba
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Ehl-i gönül
Nesl-i muazzez
Nereye kadar?
Gelecek sayı (127) konusu


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16382927
 Bugün : 959
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 703468
 Bugün : 86
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 258
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim