Simurg?dan Bahsetmeyen Bir Hik?yenin ?Bekleyi?? Kelimesine Takyly Kalmasyna Dair Sinan Ayhan Sayı:
53 - Temmuz / Eylül 2006
Ne yerin yer olduğu yerde aksettiğim bir görüntü, ne içine gömülebildiğim bir ılgım kalıbı var. Tam bir bulantı hali veya tam bir mutluluk asla yakalanamıyor... Yani benim çattığım dünyada bu böyle... Başkaları adına olayların nasıl geliştiğine dair bir hükmüm yok…
Sesim, tınım, eşyalar üzerindeki hırıltım, hareketlerim önceden tanıdığım bir insana benziyor; ama kendimi tanımaya çalıştığıma göre de, tanımaya çalıştığım yerden kendi kendime bir yabancılık yaşıyorum demektir... İnsan kuyruğunun peşindeki kediye ne çok benziyor bazen... Gerçi benim tüylerim dökülmeye başladı ya, hadi neyse... Tüylerimi toplar bir yastık yaparım artık... Kuştüyü değilse bile, kedi tüyü bir yastıkla her şeye meydan okurum, okunabilecekse...
Hikâye bu ya, dokuz canlı olduğumu farz edelim... Ama öyle ki sekizini şimdiye kadar harcamış gibi olan... İşte diğerleriyle eşitlendim...
Ev kedisi değilim, sokak kedisiyim hiç diyemem, kendime. Balkondan balkona atlayamam, çatıya çıkamam, ben biraz tuhaf bir kediyim... Gözlerimle yazı yazarım, havada yürürüm, karnımdan konuşurum, tuluat yaparım...
Şey, aslında kedi tüyü taşımak yerine biraz şeytan tüyü taşımak isterdim... Neden mi, lâzım oluyor bazen, köpek dişlerimi parlatmak için... İşte içimdeki çelişkide tam burada; kedi olmayı istemeyince köpek dişlerimle meydana çıkıyorum, o zaman içimdeki köpek, içimdeki kediyi kovalıyor, şeytan tüyü ondan sonra geliyor... Ardından içimi biraz daha karıştırayım diye ortada bir fare arıyorum... İçimdeki dünyanın apartman bloklarına çok baktım, şirin bir şey olsun diye belki, bir tarla faresini bırak, kurulu bir oyuncak fareye dahi rast gelmedim... Sanırım benim dünyamda kentlerin altyapısı yok, hep üstyapılar üzerine ilerliyor olmalıyım, o yüzden yerden ziyade, gözlerim ufka ve göğe kilitli...
Beckett’in hayalini bulmuş gibi Godot’yu bekliyorum, Nabakov’dan önce, Henry Miller’dan sonra... Camus gölgesinde büyüyen bir taşı kafamda yuvarlıyorum... Kedi köpek oyununu bırakır bırakmaz, başka bir kişilik oluyorum... Dışımdaki şehrin ışık tonlamalarında, şekil değiştirip duran bir buhardan siluet gibi ortadan kaybolup gidiyorum...
|