15 Temmuz Kahramanlığını Anlamak İçin PARALEL EVRENDEN BAKMAK Av. Özgür Alkan ALKIŞ Sayı:
93 - Temmuz / Eylül 2017
Dışarıdan plânlamalı, destekli ve idareli hain darbe girişiminin üzerinden tam 1 yıl geçmiş... Hani bazı filmlerde olur ya, yönetmen sahne geçişiyle “alternatif gerçekliği” gösterir. Filânca hadise öyle değil de böyle olsaydı, şu seçimi öyle değil de böyle yapsaydı tarih çizgisi nasıl değişirdi diye… Esasen kuantum fiziği ve Teorik Fizik’te de bunun karşılığı var; “paralel evren teorisi” deniyor. Yaptığımız her seçim ihtimal uzayında yeni bir karşılık doğursa da bir yerlerde diğer ihtimallerin de yaşandığı üzerine bir teori…
15 Temmuz’da milletin gösterdiği kahramanlığı anlamak için, hadiseler öyle değil de başka türlü olsa idi neyle karşılaşacaktık? Millet istiklâline, namusuna, iradesine ve inancına sahip çıkmasa idi, nasıl bir ülkede yaşayacaktık? Bol keseden ölçüsüz ve yıkıcı eleştiren aydın(!)ların, bu dediğimizi tefekkür etmesi, terazinin bir kefesine bu ihtimali koyması vicdanın gereği değil midir?
Öyleyse ey münevver kendine sor bakalım! Öyleyse ey aydın(!) bir düşün bakalım! Öyleyse ey siyasetçi tezekkür et bakalım. Öyleyse ey milletim bir rüya görür gibi filmi başka senaryoyla, hayalinde yeniden çek bakalım.
Eğer 15 temmuz’da hainler başarılı olsa idi:
ARTIK BAĞIMSIZ BİR ÜLKE OLMAYACAKTIK. ÜLKEMİZİ MİLLETİMİZ DEĞİL, KÜRESEL AKIL YÖNETECEKTİ.
Din adına, dini katleden bir hain ve onun her din dışı haline biat etmeye gönüllü zombiler ordusu köle kırbaçlayıcısı gibi kırbacını tependen eksik etmeyecekti. Fikri işgalle de yetinmeyecekler, -ki bu zat-ı namuhterem, HAÇLILAR SİZİN NAMUSUNUZA İBADETİNİZE DOKUNMAZ DİYEREK ZATEN EVVELDEN FİİLİ İŞGALİN YOLUNU DA YAPMIŞ İDİ- bir aşama sonra Sevr’i fiilen uygulayacak ve ülkemizi bölecek, güney ve doğu illerimiz bir terör örgütüne peşkeş çekilecek, Ege bir başkasının, Kıbrıs öbürünün olacak, bir kısmı Ermenilere verilecek, İstanbul ve boğazlar uluslar arası otorite idaresine teslim edilecek, sahte peygamberlik iddiasındaki hain de bunların denetleyicisi olacaktı.
Askeriyesi, adliyesi, diyaneti, ticareti, mülkiyesi ve idaresi hainlerin elinde ve esasen küresel aklın güdümünde olan bir ülke olacaktık! Fikrî ve fiilî işgalin tamamlanmasına ne kalmıştı? Ar, namus, haysiyet, izzet, istiklâl, istikbal kalmayacaktı. Bu hainlerin nezdinde bir önemi de yoktu zaten. Amma emin olun ki, camilerimizi kapatmayacaklardı! Dininize dokunmuyoruz diyeceklerdi! Ağlak, zırlak vaazlarını bu kez cami kürsülerinden verip Kelime-i Şahadetten ve dahi Ezandan Hz Peygamber’in ismini çıkaracak, dinler arası diyalog diyecek, kilise sinagog, cami beraberliği adı altında ortak ibadethaneler açacak, açık küfür olan teslise (üçleme) ve haşa Allah’a oğul isnadına bile Allah’ın rahman sıfatına atıf diyecek, dini içeriden kemirecekler ve dönüştürmeye çalışacaklardı.
Nato ve Birleşmiş Milletler askerleri Boğazlar’da, Trabzon’da Hatay’da, İzmir’de, Adana’da, Diyarbakır’da, Hakkari’de, Van’da ve belki başka pek çok ilimizde olacaktı. ORDUMUZ VE KOLLUĞUMUZ ZATEN HAİNLERİN 30 - 40 SENEYE YAYILAN KUMPASLARIYLA TESLİM ALINMIŞ OLDUĞUNDAN NASIL DİRENECEKTİ?
Böyle alternatif gerçeklik mi olur? Böyle uçuk senaryo mu olur? Diyen varsa senaryonun hazır çekilmişini izlettireyim:
Afganistan, Irak, Suriye, Mısır, Libya, Filistin, Yemen neredeyse tüm Ortadoğu’da çekilmiş ve oynanmış bu filmi görmüyor musun ey milletim? Bu ülkelerde hangi bahaneyle bulunuyorlar hatırlamıyor musun? Milyonlarca insan hangi bahanelerle işgal edilen ülkelerde öldü, mülteci oldu, aç sefil oldu vatanını şerefini, izzetini yitirdi? Artık gerçekliğe de ihtiyaç duymadıklarından (post-truth) diyorlar. Gerçeklik sonrası... Yani, algı yönetimiyle gerçekmiş sanısı uyandırılan her şey.
Maide suresi 54. âyetinde zikredildiği ümidinde olduğumuz Türk milleti, onların tuzaklarına müsaade edebilir miydi? Farz-ı muhal, millet müsaade etse o milletin sahibi, tuzak kuranların en hayırlısı Allah (CC) müsaade eder miydi? İman etmişiz ki, “Kabağın da bir sahibi olduğu gibi” bu milletin de bir sahibi var!
Latinlerin emperyalistin uşağı anlamına gelen “Komprador” dediği Aydın(!)lardan ümidim zaten yok da, sen 15 Temmuz’un sene-i devriyesinde yeniden bir düşün ey milletim!
|