Tokat Sinan Ayhan Sayı:
104 -
Diyorlar ki “bir tokat ile ölür mü insan”
Allah dilerse ölür… Allah o kudreti verdi mi tokat atana, onun önünde kim durabilir… Bir tokat olmaya cüsse lâzım, hak cevherinden nizam lâzım… O tokadı atmaya “ehil”, o tokadın kudretini Allah’tan almaya “lâyık” olmak lâzım…
Hz. Musa (as) bir tokat attı ve bir (kıpti) öldü…
Bize Allah’ın hediyesi, gücü ve iradesi “küfür” öldüren bir tokat lâzım… Yani bir “tokat atma” cevheri… O tokat atıldı mı, nizam kurulur… Hak ve adalet tesis edilir… Oraya Allah vergisi bir güzellik gelir… Merhamet gelir… Ahlâk gelir…
Adı Çin mi, Hindistan mı; Babil mi, Mısır mı her ne kaynaktan çıkmış olursa olsun; hangi batı kelimesinden, düşüncesinden, (imaj)ından türetilmiş olursa olsun; ister maşa olsun, ister maşayı tutan el olsun; küfür hangi milletten olursa olsun o cevherleşmiş tokadı yedi mi, hizasını bulacak…
Sizin memlekete ait var mı böyle bir tokat…
Çin, varlığını Allah yoluna bağlasaydı kalabalığı bir zenginlik diye görülecekken, millî iradesi Allah yolundan uzak kalmış bir böcek sürüsü manzarası çizmekte… Ve her kişi dünya üzerinde, Çin’in karakterini “çin işkencesi” keyfiyetiyle aynı tutmakta…
Ne barut, ne kâğıt, ne de (Konfiçyus) bâtıl olmaktan onu kurtarabilmiş… Var mı ötesi…
Çin, elindeki potansiyele rağmen kuru bir kalabalıktan öteye geçememiş ve küfrün gaddarlık cihazı olmaktan başka bir görev de ifa etmemiş…
Peki Türk… Türk, sayısı az görünse de, kalabalık olandan daha kalabalık bir keyfiyette, hak ve bâtıl savaşını meydan yerine dökmüş, yalnız Allah iradesi ve sözüne bağlı, O’nun ordusu olmak için ışığa uçan pervaneler gibi kendini zulmün karşısında durmaya adayan, biricik harlı kalp…
Türk, Hak yolunun bir neferi olarak ilk bâtıl savaşlarını belki de Çin üzerinden icra etti… İşte şimdi ve tam burada Uygur Türkü’nün çektiği çile bu savaşların bir intikamı olarak tezahür etmekte… Aslında küfrün hayalinde “iman”ı Çin zulmüne benzer bir zulümle boğmak gibi bir hayal var… Uygurlar’a yapılan zulüm, böyle soysuz bir hayalin deney kabı, böyle bir şirretliğin örneğidir…
Türk’ü ister bozkır coğrafyasında, ister Anadolu coğrafyasında işaretleyin; onu daima küfrü tokatlayan ve bir hizaya sokan bir görevde bulacaksınız… Tarihteki Çin, Hint ve Roma (Avrupa) seferlerine bakın, bu seferlerin hepsinden sanki böyle bir mânâ tüter…
Türk’ü kamplara koyup içindeki müslümanlığı işkenceyle kazımaya, Türk evine “namahrem eli” sokarak onu itibarsızlaştırmaya, bilumum (komünist) ve (ateist) propagandayla yetimhanedeki Türk çocuklarını Türklüğe düşman etmeye yeltenen Çin küfrü, dünya tarihinin bile görmediği bir örneklikte zalimdir ve bu zalim, aslında küfrün tarih boyunca kurduğu hayallere delâlet etmektedir… Eğer Türk, Allah’ın iradesini dünyaya hâkim kılacak âsâsını alıp, küfrü susturacak tokadın cevherini keşfedemezse; mutlak bir ölüm ile karşı karşıya… Böyle bir tehlike vardır da; iman etmiş kişi, imanın gereğini yaparsa Allah tarafından ona hediye edilecek bir “tokat vurma” cevheri de ona bir müjdedir…
Kezâ “Osmanlı Tokadı” da böyle bir hediye değil midir…
|