Zeytin dalları altından meydan okuyuş Hüma Sunguroğlu Sayı:
119 -
Bu sözlerim tüm şuursuzlara, fikri olmayan beyin hamallarına, yıkanmış zihinlere, aydınım diye ortalıklarda gezinen gölgelere, insan haklarından bahseden katiller “sürüsüne” Firavunlara, Nemrutlara…
Ben Türk’üm, Kürt’üm, Çerkez’im, Laz’ım, Arap’ım, ben Müslüman’ım. Ben bu mukaddes toprağın bağrında filizlenen tohumum. Bendedir mazluma yardım, bendedir kılıca kalkan, bendedir yangına su, bendedir haksızlığa adalet ve bendedir tüm zeytin dalları, muştulu güvercinler…
Bir savaşçı gibi atılmalıyım cenge, kuşanmalıyım zırhımla kılıcımı.
Atlamalıyım bir kavga günü meydana, yazmalıyım saman kâğıdıma mürekkebimle, müjde dolu haberlerle
Sonra uyandırmalıyım tüm uyuyanları, diriliş şafağıyla. Yağmur duasına çıkmalıyız meselâ;
Zihni yıkanmışlar için, yani tüm bir insanlığa.
Çıkmalı hatip kürsüye. Haykırmalı hak dolu sözlerle, kâfirin zihniyetine. Salınmalı muştulu güvercinler. Toprağa dikilmeli zeytin dalları sonra kök salmalı, tüm bir âleme.
Hiç kurak topraktan yeşerir mi ağaç? Bozulur mu “Yeni Dünya Düzeni?” Varır mıyız kardeşlerimizin yanına, ilk kıbleye? Bir olur muyuz Nemrutlara, Firavunlara karşı?
Duyar mıyız göklere yükselecek sedayı, toprağın altına karışsak bile?
Toparlanmalıyız belki de. Her zamanki gibi, bir fecirle…
Kulak vermemeliyiz kötü haber tellallarına. Gelecek bir gün bir Hz. Ömer, büyüyecek bir Selahaddin yahut yetişecek Peygamber soyundan engin, arif bir kumandan.
Yollar gözükecek sonra, işte! Karşında; Mescidi Aksa! Bir bir kıracağız demir kubbeyi, sapan taşlarıyla. Varsın olsun kâfirde füze, benim belimde revolver, senin elinde sapan taşı. Yeteriz biz tüm bozulmuşluğa karşı. İşlemez bize mermi, varken bizde bu iman ile yürek. Kürek meselesi değil, yürek! Yürek!
Sulasak da kanlarımızla toprağı, vatan belledik Aksa’yı. Namustur, bir yemindir, mirastır ecdattan. Bir ahde vefadır dönülmez ufuktan. Kılacağız biz de bir gün namazımızı, zeytin ağaçlarının gölgesinde. Gireceğiz bir gün Kudüs’ün kapısından bir önder ile. Kavuşacak muhacirle ensar, gözyaşlarıyla. Asılacak bir gün burçlara bayrak ve özgür kalacak Mescidi Aksa! Yok olacak tüm zincirler, prangalar, boynumdaki ilmek ve batıla hizmet. “İşte geliyoruz,” diyecek atlılar bir dağın tepesinden, kafilelerle. Bekle kardeşim, bekle…
Bitiriyorum tüm suskunlukları. Kuşandım bir kez zırhımı, yoldan döneceğimi mi sandın?!
Gök çatladı! İlâhi ok yeryüzüne indi. Delinen topraktan filizlendi; dirilişleri. Ufka bak! Tan ağırmakta, gün doğmadan neler olmakta.
Aksa’yı gördüm; değil rüyada! Bu kez karşımda. Göğe uzanıyordu, tüm ağızlarda; İ‘lâ-Yi Kelimetullah!..
|