Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     219 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Sivil itaatsizlik
Ayşe Yaz

  Sayı: 124 -

Sizin hiç çocuğunuz kayboldu mu? Sabah bindirdiğiniz servisten akşam inmediği oldu mu?  Yahut idarecilerce, sabahları evden çıkan çocuğunuzun günlerdir okula uğramadığı söylendi mi? Siz hiç gökyüzünün altında toprağınızı işleyip rızkınızın peşindeyken kapınız çalınıp evlâtlarınız arasında dağa çıkacak olanın seçimine zorlandınız mı?

Ve yahut onca yıl maddî manevî emek harcayıp üniversiteye yolladığınız, üzerine hayaller kurduğunuz oğlunuz veya kızınızın “Beni aramayın ben halkımın dâvâsı için mücadele etmeye gidiyorum” notuyla telefonu kapandı mı? Bu soruları çoğaltmak o kadar kolay ki, her soruyla onlarca hikâyeyi önünüze serebilecek bir dönemin soruları bunlar.

 

 İşte ülkemizde birileri bu soruların soranı değil bizzat yaşayarak cevaplayanları oldular.  Kim midir o birileri? Onlar terör örgütünün kaçırdığı veya propaganda ile ağına düşürdüğü evlâtlarını, terör örgütünün elinden kurtarmak için dünyada eşi benzeri görülmemiş bir direnişin fitilini ateşleyen annelerdir.

 O anneler ki; kâinat yaratıldığından bugüne var olan bütün dinler ve kültürlerde insanoğlunun geleceğinin teminatı olan annelik makamının sahipleridirler. Evlât diye yürekleri yanan, karanfil çiçekleri dalından kopartıldığında içlerindeki acıyla nasıl baş edeceklerini, dertlerini kime nasıl diyeceklerini, kimden ne yardım isteyeceklerini bir müddet bilemeyen Diyarbakır anneleridirler. 

Toplumsal alanda annelik farklı inşa edilen kıymet ve kutsiyet atfedilen bir konuma sahiptir. Anne bir yanda; yaşam veren, kendini feda eden, hayatı boyunca çocuğuna sorumluluk hissiyle bağlı, toplumu inşa eden bir varlık olduğu gibi diğer taraftan her türlü kötülüğün sorumlusu, iç güdüleri ve toplumsal yargılara boyun eğerek güçsüzleşen birisi olarakta görülebilir.

Bu bağlamda çocukları yaşanılan toplumun onaylamadığı eylemler gerçekleştiren annelerden Diyarbakır anneleri, başlattıkları sivil itaatsizlik eylemiyle anneliğin makul tarafında yer almaktadırlar. Bu şiddetten uzak itaatsizlik eylemi kamuoyuna yapılan bir sesleniştir. Anayasal düzenin ilkeleri içerisinde insan hakları ihlâllerine farklı bir başkaldırı olmasına karşın meşru görülen bir eylemdir.

Diyarbakır anneleri sivil itaatsizlik hareketi; çocukları terör örgütü tarafından kaçırılan annelerin onlara kavuşma umuduyla örgüt ve onun siyasî temsilcilerine karşı başlattığı oturma eylemidir. 3 Eylül 2019 da başlayan eylemlerin zemini, 22 Ağustos 2019 günü bir evlâdı yıllar önce terör örgütüne katılarak kaybolan Hacire örgütüne katılarak şekilde kaybolan diğer evlâdı için gerçekleştirdiği protesto ile başlar. Eylemin ilk kıvılcımını ve zincirin ilk halkasını oluşturan Hacire Akar’ın münferit başkaldırısı toplumsal hak arama mücadelesinde diğer anneleri bir araya getirip eyleme olan inançlarını ve sürdürülebilirliklerini konsolide etmiştir.

Bu eylem Kürt çocukların duygularını kullanıp onları dağa çıkartan terör örgütü başta olmak üzere siyasî temsilcilerine ve de hepsinin üstündeki planlayıcı akıl hocalarına karşı bir duruştur. Annelerce evlâtlarının köleleştirilmesine, başkalarının çıkarları adına kullanılmasına ilk defa yüksek sesle karşı çıkıştır.

Kürt kültüründe de önemli bir yere sahip annelerin, hayatlarını askıya alıp terör örgütüne karşı mücadele başlatmaları, anneliği özel alandan kamusal alana taşıyarak, yaşadıkları bölgede kurulmak istenen korku imparatorluğunu yerle yeksan edişleri takdire şayan bir durumdur. Çünkü o anneler birilerinin güdümüyle yola çıkmış kadınlar değildirler. Onlar yüreklerinde taşıdıkları annelik makamının tezahürüyle can parelerini arayanlardır.

O anneler ki; doğduğu toprakları kader bellemenin yerine herkesi karşısına alıp tüm korkularından sıyrılarak yola çıkmışlardır. Şiddet sarmalının devamını reddedip çocuklarını kandırıp götüren taşeronların kapısında başlattıkları sivil itaatsizlik eylemiyle evlâtlarının akıbetini sormaya gelenlerdir. 

Diyarbakır anneleri, sadece Kürt annelerin nöbet tuttuğu bir oluşum değildir. Herkesi karşısına alıp üniversite kapısına kadar taşıdığı kızı veya üzerine hayaller kurduğu oğlu kandırılıp götürüldüğü vakit başını öne eğmeyip, ülkenin batısından güneyinden kuzeyinden kalkıp gelen anaların onlara kavuşma umuduyla örgüte ve onun siyasî temsilcilerine karşı başlattığı oturma eylemidir. 

Bu gün dünyayı yönetmeye talip olanlar kadının dünya ya bir varlık getirmesinden memnunlar. Lakin annenin o varlığı kendi kültürel kodları ve inançlarıyla şekillendirmesine razı değiller. Annelerin evlât dediği varlık üzerine kendi çıkarlarına hizmet edecek nice oyunlar kurgulamaktalar. Bu oyunların nicesinden birisi olarak sahnelenmeye çalışılan, dağa çıkartılan evlâtlara karşın Diyarbakır’da bir ananın haykırışıyla başlayan karşı hareket, sadece içinden çıktığı topluma değil tüm dünyada hak arayan evlât sahibi kadınlar adına da bir başkaldırıdır.

Bu anneler bazen yakın çevrelerinden, akrabalarından, dost bildiklerinden dahi destek görmeseler de evlât hassasiyetleri toplumun birleştirici unsuru ve umudu olmuş durumdadır. Ataerkil bir toplumda kadınlardan oluşan bir topluluğun gerçekleştirdiği fiil, kadınların kamusal alanın belirleyicileri olması bakımından da önemlidir. Ayrıca annelerin ısrarlı tutumu onları görünür kılmanın yanında yeni kaybetme vakalarının da önüne geçmiştir.

Toplumun birçok kesimi tarafından kabul gören anneliğe değer biçilemeyeceği ve anne göz yaşının rengi olamayacağı yaklaşımından yola çıkarak, şehit aileleri tarafından da ziyarete edilen Diyarbakır anneleri; eşi benzeri görülmemiş bir cesaretle evlâtlarını en son gördükleri yerde sabırla seslerini dünyaya haykırmaktadırlar.

Örgütlenme tipi ve ortaya koydukları hareket şekli baz alındığında sivil itaatsizlik eylemi olarak meşru bir zemine oturan Diyarbakır anneleri eylemi; kanun dışı olmasına karşın şiddetten uzak olması, barışçıl hedefler içermesi, sessiz ama vakur bir vatandaşlık duruşu ortaya koyması bakımından uzun soluklu olarak devam etmektedir.

Terör örgütünün silâh bırakmasının, amasız fakatsız kendisini fesh etmesinin konuşulduğu şimdilerde, örgütün kırk yıllık distopyası çökerken, 2019’dan beri yaz kış demeden  her gün evlât nöbeti tutan Diyarbakır annelerinin ütopyası başlamış durumdadır.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Sivil itaatsizlik... - Sayı 124
Yağmur (Gazzenin çocuklar... - Sayı 119
Postacının Karısı... - Sayı 117
Kafasında Duman Tüten Ada... - Sayı 116
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (127):
Sünnete uygun beslenme...

Son Eklenen Yorumlardan
 Bugün 18.11.2025Konu nedir? ...

 Deprem kuşağında yer alan ülkemizde: çok katlı yapılar yerine, tek katlı bahçeli evlerde yaşamak asl... yusuf

 Muazzam bir çalışma olmuş,tebrik ediyorum.... Ahmet Durmuş

 yukarıdaki hikayeyi ve eklemeleri yazan kişi biraz zorlamayla günün modasına uymuş işi dış güçlere a... HALİL KÖSE

 test"... test


ACIYORUM

Millet, Meclis’i seçiyor...

Meclis, millet namına kanun yapıyor...

Anayasa Mahkemesi de bu kanunları bozabiliyor...

 

Şimdi söyleyin:

Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla mı milletin?

Hâkimiyet kayıtsız şartsız Anayasa Mahkemesi’nin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla Anayasa Mahkemesi’nin mi?..

(Kardelen; 13; Mart 1997)

 

ACIYORUM

Bir takım kimselerin, yetkilerini aşarak, kanun dışı teşkilâtlar kurduğu ve kanun dışı faaliyetlerde bulunduğu artık kimsenin yok diyemeyeceği bir gerçek halinde ortaya çıktı.

Bunlar, başlangıçta en azından, kanunların kötülerle ve kötülükle mücadelede yetersiz kaldığını düşünüyor.

Böyle örgütlere karşı çıkanlar da, gizli ve kanun dışı teşkilât kurulacağına falan falan kanunlara ve filân filân mekanizmalara dayanarak şöyle şöyle mücadele mümkündür, demiyorlar...

 

Öyleyse...

Ya bu ülkede kanunlar ve işleyen mekanizma yetersizdir... Ya devleti idare edenler...

Bu işin (ya)sı, (ma)sı yok... Hem kanunlar ve işleyen mekanizma, hem idareciler yetersiz...

(Kardelen; 13; Mart 1997)
66
Büyük camgözlerle yüzen karahindiba
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Ehl-i gönül
Nesl-i muazzez
Nereye kadar?
Gelecek sayı (127) konusu


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16382635
 Bugün : 667
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 703467
 Bugün : 85
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 258
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim