|
İslâmın meşalesi ile Türklük şuuru Büşra Duru Sayı:
126 -
 “Günahlarınız bile şevk içinde olsun. Hayalleriniz, düşleriniz büyük olsun. Büyük rüyalar görün. Osmanlı bir rüyanın eseridir. Medeniyet insanlığın büyük rüyasıdır. Şevk, başarıyı kendinden bilmemektir. Medeniyet, büyük rüya görenlerce kurulabilir…”
Fethi Gemuhluoğlu
Seferler, hayaller, şuur, gayb ve tarih. Gözlerimi kapatan her ağırlık ve zorla açan o aynı ağırlık. Bin yıllık bir sorumluluk üzerimizde ve lâyık olma çabamız, her geçen gün hayatlarımızdaki gerek bizim, gerek başka ellerin sebebiyle azalıyor. Sürekli olarak bir düşünme halindeyiz, sorgulamaların çoğu ya şöyle olmasaydı ne olurdu, belki de böyle yapmasalardı gibi bir yığın hiçbir yere varmayan konuşmalardan ibaret. Peki, neler oluyor dünyada gerçekten? Ve biz Türkler bu çerçevenin neresindeyiz? Sıkışıp kaldığımız yığınların içinden çıkıp kardan aydınlık sabahların peşinden koşabilecek miyiz? Esas bunları düşünmeli değil mi?
Tarih boyunca Türk milleti, hepimizin bildiği gibi, elde ettiği birçok mağlubiyet ve galibiyet ile haysiyetli bir millet olarak anılmıştır. Kimileri bizlere barbar dese de şunu biliriz ki, kimlik bilinci olmayan toplumlar yaftalarla ayakta kalmaya çabalar. Tarih boyunca Türk ve Müslüman kimliğimiz ile yürüyüşlerimizde emperyalist bir gaye değil, bir Evrensel Bildiri taşıdık. Savaşlarımız halklarla değil, düzenlerle oldu. Bu ise, tarihe takılıp kalmadan, galibiyetlerle rehavete kapılmadan ve mağlubiyetlerin arkasına sığınmadan, yalnızca Hakk’ın sesi ve gayretin meyvesiyle hareket edileceğinin şuurunda olan toplumun ve aynı şuurla menfaatlerinden sıyrılmış, fânî olduğuna kânî olmuş liderlerin ve devlet adamlarının sayesindedir.
Devirler değişir yaşayış değişmez, toplumlar değişir inanış değişmez. Bir toplumun varlığını zamana bağlı kılmayan yegâne miras inancıdır. İnancı ile hemhal olamayan Türk toplumlarının zaman içinde, bulundukları diğer toplumların içinde asimile oldukları ve var olan inançlarını da Türklükleriyle birlikte kaybettiklerini hristiyanlığı kabul eden Gagavuz Türklerinde ve yahudi dininden olan Karaim Türklerinde de görmekteyiz.
Peki, şimdi bizim kaybettiğimiz hangisi, inancımızı mı yitirdik, toplum bilincini mi, yoksa İslâm ahlâkının vadettiği erdemli duruşu mu? Bu şekilde sormamın sebebi, yazımı her dikte edişimde hem kendime, hem de şu an bu yazıyı okumakta olan sizlere bir dürtü olması niyetidir. Çünkü şu ana kadar yaşadığım kısacık ömrümde anladığım şu ki insanız, aciz ve nankör ruhumuzu tek bir ana bırakmamacasına sarmalıyız. Hatırlatmamız gereken şeyler var kendimize belki her gün, her saat ve dakika. Bu toplumda var olmamızın, Müslüman ve Türk olarak doğuştan bünyemize yüklenen mirası göğüsleyerek, bu kollektif direnişin bir parçası olduğumuzu unutmayarak ve şükrederek geçirmeliyiz.
Yalnızca bilmek ve şükretmek yeterli midir? Kendi yaşayışının içine hapsolmuş bir topluluk görüyoruz günümüzde. Gençlerin pek çoğu etliye sütlüye karışmaz, vurdumduymaz, hayatını kendi küçük dairesinde idame ettiren ve bundan memnun olan, hâl böyle olmasına rağmen kendine bir şey katmak şöyle dursun, topluma faydalı olmayı düstur edinmekten çekinen bir yığın haline gelmiş durumda. Fakat biz gençler şunu kaçırıyoruz. Böyle bir yaşam sürdürmek bizlere hiçbir fayda sağlamayacağı gibi bizim üzerimizden prim sağlayan, aile hayatını, toplum düzenini ve müslümanca yaşamı bozmaya gayretli kuruluşların tabiri caizse ekmeğine yağ sürmektir. Temelli bir uyanış ile dirilmek mecburiyetini tüm benliğimizde hissetmeli ve yalnızca bir birey değil bir toplumu meydana getirecek, bir inancı, bir milleti ayağa kaldıracak o kişi olduğumuzu unutmamalıyız.
Şimdi, genç bir Müslüman Türk olarak aslında her yaşta okunması gerektiğini düşündüğüm fakat gençliğe karşı yürütülen şuur katli bu noktadayken daha ziyade gençlere bazı okuma önerilerim olacak. Ruh iklimimizi her daim genişleteceğine, akl-ı selim Müslüman ve Türk olma yolunda bize ışık tutacağına itimat ettiğim eserler bunlar. Fakat yazının uzayıp gitmemesi adına kısıtlı öneriler olacağını unutmamanızı rica edeceğim.
İlk eser; Elbette Kur'ân-ı Kerim fakat Arapça aslı yanında Feyz'ül Furkan ile kısa tefsirli meali sayesinde idraki kolay olacaktır. Bundan sonraki adımlarda açıklamasız olacak şekilde eser ve yazar adlarını paylaşıyor olacağım. Ve bu kıymetli eserlerle yazımı sizlere emanet ediyorum. Vesselâm.
Büyük Fetih- Nurettin Topçu
İslâm'ın Dirilişi- Sezai Karakoç
Türkiye'nin Maarif Davası- Nurettin Topçu
Mükaşefetü'l Kulub (Kalplerin Keşfi)- İmam Gazali
Mirası Kuşanmak- Akif İnan
Peygamberimizin Bir Günü- Abdülvehhab et-Tariri
İdeolocya Örgüsü- Necip Fazıl Kısakürek
|