Soyut Bir Hik?ye Denemesi: "Ynsan" Eksik Manzaralar Sinan Ayhan Sayı:
61 - Temmuz / Eylül 2008
Ne kadar kıskanırsak kıskanalım; insanın olmadığı yerde hayat ve tabiat daima, hesabı belirsiz bir eşikten yükselerek yeniden kendini ayaklandıracak bereketi, dili ve hasleti bulmuştur. İnsansız hayat mı olurmuş, o zaman onun adı "hayat" olarak mı kalırmış, diyecekler; siz onlara, şimdi hayatsız insan nasıl oluyorsa işte öyle insansız hayat olacağını söyleyin... Çünkü keyfiyette, insanın elini sürdüğü hiçbir eşya, isim-cisim ve doku yoktur ki, zerre kadar o halden sıyrılabilmiş ve oradan gelen irkilmelerle bedenen, ruhen varlıklarında bir hastalığa yakalanmamış olsun... Çıbanın başını koparacak hal, insanın yokluğuyla kaim ve yine insanın içinde bir yerlerde saklı bir sır ilmine muhatap...
-Kara'da... ücra, fakat yeşil mantosunu giyinmiş bir dağ manzarasında; boşluğu kaşıyan ağaç dalları: Pastoral bir ıssızlık içinde, külrengine boyanmış bir elin gezindiği, ağaçları sarstığı, dallarda korku işaretleri oluşturduğu, algı frekanslarını karıştırdığı ve ondan başka bir canlılık izine rastlanmadığı hiçbir aksi durum gözlenmeden ispatlanmıştır; bu el suça bulaşmıştır, bu suçun bir gövdesi ve olanları seyreden gözleri vardır; gözler görmüştür, gözler tanıktır; burası son haliyle kendi dengesini bozucu bir şeyden yoksundur; bu manzaradan anlamlı olabilecek bazı belirgin hareketler özellikle silinmiş gibidir: dolayısıyla dağların yaladığı ufuk çizgisinden taşmış bir görüntü olmak için karada ve kararmış olmak lazımdır.
-Hava'da... havada asılı kalmış görüntüler, aslında sahipsiz bir bilincin hafızalarıdır: Yolunda gitmeyen bir şeyler varsa, böyle bir belirti ilk kendini havayı çatlatan bir ağmayla gösterir; bulutların katlanarak gittiği, havanın içinde yine havanın boğulduğu; bağırtıları, çığlıkları kabarcık hafızalarında taşıdıkları bu bütün uzuvların şekillenmesinden yalıtılmış halde ve bu kuşbakışı dünyada, işler, buz ikliminde yürür; her şey kaygan bir zemine bağlı olarak ses kesitlerini arar, hava suç aletlerinin izlerine sahip bir sahnedir; bütün suç unsurları perde açılmadan daha, çoktan kırılıp dağılmıştır bakışım kesitlerine: HAVADA KAYNAYAN SES GÖRÜNTÜLERİ VARDIR; izleri bir türlü sürülemeyen-o bütün varlık belirtileri havanın koynunda saklı suçlular aleyhine... bir türlü ses dışında kendilerine aykırı bir gövde bulamayan suçlu görüntüleri...
-Su'da... yokluk hanesinden çıkıp yüzen bir bilgeliğe kavuşmasıdır sonra, suyun, sualtında aldığı nefes: Hayat suda başladı; suda mı bitecek; yoksa bir karışım bütün izleri yok mu edecek; suyun bağışıklığıdır, saflığından tuhaf gövdeler kusmak, marazi ve el-değmemiş; buhar ki suyun yükselme sevdasıdır, hırsıdır, ıslak parmaklarla dokunur çıplaklıklara; aslında su her şeyin sonudur: Karaya doğru kulaç atan havanın, su"sayan" aklıdır bu da...
|