Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Dağlara çen düşende
Fatma Pekşen

  Sayı: 126 -

Dağlara çen düşende gelmiştik buralara. Gitmesini de bilmeliydik.

Biliyoruz ve gidiyoruz.

Seherin ayazını yiyen ellerimiz çözülene, kırağı tutmuş camlardan dışarı görünene kadar içimizden duamızı ediyor, bineğimizin menziline müşkülsüz varması temennisinde bulunuyoruz.

Güneşin ısıtma ihtimalinin bulunmadığı bu zaman diliminde, gözümüz ancak alışıyor etrafa.

Issız tarlaların gönüllü bekçiliğini yapan birkaç cılız kavak ağacı, birkaç çalıcık görünüyor süs niyetine. Dört yan alabildiğine beyaz. Sütbeyazı. Yahut da karbeyazı. Bebeyünü beyazı da diyebiliriz.

Aralardan, haşarı köstebeklerin maharetiyle ortaya çıkan sarımsı toprak öbekleri seçiliyor. Sekizi onu ardı ardına dizili. Patlak avuç içlerine pamuk bastırmış rençber eli gibi görünüyor kevenler.

Yabanî hayvanlar, hassaten davarlar için konulmuş ayaklı yalaklar. İçinde suyu var da donmuş mu, suyu hepten mi kesik anlaşılmıyor. Hoş, bu yalakların ayaksızı da mı var, bilemiyorum.

Kimi tepelerde kar yok. Akbaba başı gibi süzüyorlar ün vermez dağları. Nemli, yol yol çizgiler inmiş baş aşağı. Çizgiler, altını ıslatmış mektep talebesi mahcubiyetinde.

Tepelerin arazideki nizamına uyularak dikilmiş elektrik direkleri, telgraf direkleri, okunamayan trafik tabelaları…

Altını ıslatmış bir tepe daha.

Buraların papağı meşhurdur bilirim. Mor koyunları da. Mor koyunlu türküleri hâkeza. Hele bir elini kulağa atmayagörsün yüreği çoban çeşmesi niyetine dert sızdıran civan. Doruklardaki karları bile süyüm süyüm eteklere indirir.

Dönemecin hemen bitiminde, alt tarafını kar bürümüş birkaç üryan meşenin süslediği yeni bir tepe, gözüme papaklı bir yerli gibi görünüyor.

Marazlı bir ihtiyar gibi yanının üstüne yatmış telefon direkleri, bir tarafı içine göçmüş çatılar, yıkık bacalar, tekinden bile duman yükselmeyen, kapıları kilitli, perdeleri çekili mahzun köyler.

Küçük barajlar, çamlıklar, tenekesinin pasından adı seçilemeyen mevki isimleri, yıkık dökük taş duvarlar, arı kovanları, ağıl kalıntıları, eğri büğrü mezar şahideleri.

Asıl renginin üstünü kaplayan apak kaftanla örtülü yol kenarları. Kirpinin, tilkinin, sansarın ayak izlerini yok eden sınırsız bir beyazlığa bürülü.

Tepeler yerini düzlüğe bırakıyor birden. Alın çizgisi gibi duran, dizi dizi tarlalar.

Sahi, bu tarla sahipleri nerede soluklanır, nerede çıkınını çözüp öğlenliğinden nasiplenir? Hiç mi ceviz dikmeyi, dut yetiştirmeyi bilmez! Geniş gövdenin nefis lezzetini tatmayı hiç mi akıl etmez! Yahut da pehlivan cesametinde bir söğüdü neden düşünmez!

Kırışık boynu sarı çizgili mendille sarılı, ak mintanlı, başı kasketli, güneş soluğu pantolonlu kırmızı yüzlü rençberim, kış boyu altına aldığı tek ayağının üstünde keyif tütününü içerken, hiç mi hesap etmez altında nefesleneceği bir ağacının olmasını?

“İyi bir ağaca sarılan, gölgesiz kalmaz” demişlerdi hani.

“İyi ağaçtan talihli dal çıkar” demişlerdi.

“Ağaçların kuşlar dili, çiçekler de gözü” idi.

“Kıyametin kopacağını bilseniz de ağaç dikin” hadisi vardı, hani.

Ağaçtı bu. Beşiğimizden tabutumuza kadar yârimiz, yârenimizdi. Tırtılından ağaçkakanına, serçesinden sincabına kadar başka canlılara da yuvalık ederdi.

Kendi kendime sorduğum sorularıma cevap bulamayıp, eviriyor çeviriyor geri içime gömüyorum. Zaten içim gömütle bezeliydi. Biri daha olsa ne yazardı ki.

Cemreler mintan düğmesi gibi birbirinin ardına sıralıdır ezelden beri. İyi bilirim. İlk cemrenin düşeceği günlerde yola revan olmuşuz işte. Sonuncusunun toprağın bağrında sırlanacağından eminim de birinciyle ikincinin sırasını bir türlü aklımda tutamam. Havaya mı önce, suya mı…

Bir de fiyaka yaparlar ki bu mintan düğmeleri… Her düşüşten sonra kıyameti koparırlar. Yer gök birbirine karışır. Asuman iri iri gözyaşı döker. Börkler başlara oturtulur sıkıca, kocakarılar sığınacak kazan altı arar.

Sonuncusunda turabın bağrı şerhalanır, kabarır da kabarır. Tohum ister, sinesinde yetiştireceği yeşil benizli yavruları düşler. Düşleri boşa çıkmaz elbette. Emdiği rahmet damlalarıyla gerindikçe, tohumlar kapçıklarına sığmaz olunca, çiçeği burnunda ana gibi gururlanır. Bir bir dökmeye başlar yaka çiçeği misâli.

Kırlangıç fırtınaları olur, lodos eser, sam yeri harmanları kavurur. Baharda çiçek fırtınası ile kendini silkeleyen fidan, hazan vaktinde yaprak fırtınasıyla iyice çıplaklaşır. Kırağı çöker çayırlara, su birikintilerinde kristaller oluşmaya başlar. Dağlara bir kez daha çen düşer. Şaşmaz bir nizamla mütemadiyen tekrarlanır. Seneye bir daha, sonraki seneye bir daha, bir daha…


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Dağlara çen düşende... - Sayı 126
Mustafa... - Sayı 123
Pehlivan dayının elmaları... - Sayı 120
Armudun Son Çiçeği... - Sayı 115
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (126):
Vekâlet Savaşları...

Son Eklenen Yorumlardan
 test"... test

 Elinize sağlık.Okuyup anlayanı, ibret alanı çok olsun, inşallah.Çok selâm ve hürmetlerimle...Sağlık ... Naci Eroğlu

 Elinize sağlık. Okuyup anlayanı çok olsun inşallah.Allah, milletimizi bu ve benzeri belalardan ebed... Naci Eroğlu

 Gülizar annenin mekanı cennet olsun inşaallah. Ufukta kavuşmak ta var. Metanet ve sabır dilerim. Ka... AYHAN ASLAN

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun


Marksizm’in, her şeyin cevabını veremediği, “ilk insanı ve tabiatı kim yarattı” sorusuna “bunu ortaya atmakla tabiatı ve insanı yok farz etmiş oluyorsun. Bundan vazgeçersen, bu soruyu sormaktan da vazgeçersin” demesinden(diye karşılık vermesinden) anlaşılmaktadır. Ancak her şeyin cevabını verebilecek bir kriteryuma sahip olan “benim düzenimi kabul et, kurtulursun!” deme hakkına sahiptir.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Temmuzda yaşamak zemheriyi
Çocuk, sevginin ürünü...
CHP’nin bu millete yaptığı zulümler Cell
Annesi gül koklasa ağzı gül kokan çocuk
Çocuklar bizim geleceğimiz (mi)?
CHP’nin bu millete yaptığı zulümler Cell
Bin Karınca Duası


Ali Erdal - Büyük depremin öncül...
Ali Erdal - Yolculuk
Kadir Bayrak - Çocuk toprak gibidir
Necip Fazıl Kısakürek - Necip Fazıl’dan çocu...
Ekrem Yılmaz - İçimizdeki çocuk ölm...
Ekrem Yılmaz - Çocuk
Ekrem Yılmaz - Sınırlar ötesinde
Dergi Editörü - Annesi gül koklasa a...
Site Editörü - Çocuklar bizim gelec...
Necdet Uçak - Ahlâk bozuldu
Necdet Uçak - Ali ile Barbaros
Kardelen Dergisi - Kardelen’den haberle...
Kardelen Dergisi - Hâlâ ve her şeye rağ...
M. Nihat Malkoç - Filistindeki çocukla...
M. Nihat Malkoç - Çocuk olmak
Hızır İrfan Önder - Gurbetin ocağı harlı...
Zaimoğlu - Vasıtasız erdirici
Halit Özdüzen - Yozlaşan toplumlar
Mehmet Balcı - Yardımseverlik
Mehmet Balcı - Sitem
Ahmet Çelebi - Anladım
Kubilay Ertekin - Senirkent Faciası ha...
Halis Arlıoğlu - CHP’nin bu millete y...
Ahmet Değirmenci - Yangından artakalan
Ahmet Değirmenci - Özür
Ahmet Değirmenci - Otuz yıl
Murat Yaramaz - Özür
Murat Yaramaz - Kirli
Gözlemci - Hadiselere bakış
Cahit Ay - Muhasebe
Cahit Ay - Anlaşma teklifi
Cemal Karsavan - Ve çamaşır ipinde sa...
Heybet Akdoğan - Sekülerizm ve İslâm
Osman Akçay - Çocuklar oynasın
Bekir Oğuzbaşaran - Nev gazel
Yaşar Akyay - Çocuk, sevginin ürün...
İbrahim Durmaz - Çocuk ve kuş
İbrahim Durmaz - Çocuğum
Saltuk Buğra Bıçak - Temmuzda yaşamak zem...
Mustafa Kozlu - Gül kokusu
Esra Çakan - Zaman diriyken kıyme...
Uğur Utkan - Satuk Buğra Han efsa...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16191192
 Bugün : 3706
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 688592
 Bugün : 155
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 514
 125. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim