Bir Yi?it Hakk’a Y?r?d? Turgay Ertem Sayı:
64 - Nisan / Haziran 2009
Muhsin Yazıcıoğlu, elim bir kaza sonucu Allah'ın varlığına ve birliğine şahit olarak Hakk'a yürüdü. İmanlı, vatanperver, yiğit ve mert bir liderdi. Bir akıncı, bir alp eren, bir Türkiye sevdalısı idi. Devletim yaşasın diye ölümü göze aldığı halde, o devletin zalim ellerinden işkence görmüştü. Ne devletine, ne milletine küsmeyi aklına bile getirmedi. Mağdurların, mazlumların hep yanında olmaya çalıştı. Kadirşinastı, vefakârdı. Bugünkü siyaset onun mîzacına pek uymuyordu. O daha çok bir gönül adamıydı. Siyasetin dalavereli girdaplarına kapılmadı, girmedi. Son Temmuz 2007 seçimlerinde, başkanı olduğu partisinden, istifa etmek zorunda kalarak, milletvekili seçilmeyi bile içine sindirmekte zorlanmıştı. 1998'de Gemlik'e geldiğinde O'nu takdim ederken, 12 Eylül sonrası çektiği eziyetleri ve hapis hayatını kastederek tahsilini medrese-i Yusufiye'de tamamladığını söylemiştim. O ifademden çok memnun olmuş ve teşekkür etmişti. 28 Şubat ve sonrasındaki duruşu, bütün tehditleri elinin tersiyle iterek haksızlığa karşı koyuşu, hakkınızı helal edin deyişi unutulamaz...
Şahadetin makbul, mekânın cennet olsun. Allah rahmet eylesin aziz kardeşim...
Ailesine, sevenlerine, yakınlarına, alp erenlerine, sabrı cemil niyaz ediyorum... (27 Mart 2009)
BİZ DOĞRU BİLDİĞİMİZİ SÖYLEYELİM
İnsan, yaratılmışların en şereflisi olabildiği gibi, en aşağısı da olabiliyor. Bunun sebebi hem meleklere, hem de şeytana ait özellikleri taşıyor olmasıdır. Eğer Yaradan'ın rızasını gözeterek doğru bildiklerimizi söylersek inanıyorum ki en şereflilerden oluruz. Kendisine iyi niyetle yapılan uyarıları şükranla karşılayıp istişarenin bereketini arayanlar mutlaka başarılı olacaklardır.
EROVİZYON
Şarkı yarışmasına katılan “Hadise” kızımızda ve okuduğu “düm tek tek” şarkısında, Türk zevki ve estetiği, Türk tarzı ve nağmeleri namına ne var Allah aşkına? Biz ne zaman kendimizden utanmayan bir tavır sergilemeyi öğreneceğiz? Ne müziğimiz, ne dilimiz, ne estetik anlayışımız başkalarından daha aşağı değildir. Öyleyse niye başka boyalara girilmeye çalışılıyor?
KURALLAR HERKESE UYGULANMALI
Bir hâkime veya savcıya, trafikteki hatası veya suçu dolayısıyla trafik polisi tarafından ceza verilemiyorsa,
Milletvekillerinden Sosyal Güvenlik Kurumu adına hiçbir kesinti yapılmadığı halde, çok yüksek (belki asgari ücretin 20 katı) emekli maaşı, -hem de yarım dönem milletvekili olsa dahi- ödeniyorsa,
Bir polise veya askere benzer sebeplerle veya başka sebeplerle ayrıcalık tanınıyorsa adalet ve hukuk bu tip vatandaşlar için nasıl işler? Hani hukuk karşısında herkes eşitti. Bu nasıl eşitlik? Diye sormak hakkımız değil mi?
MİLLETVEKİLİNİ AZARLAMAK
TBMM üyelerini azarlamak, onlara haddini bildirmek, TBMM kürsüsünde söylediklerinden ötürü yargılamaya kalkmak yetkisine kim sahiptir? Eğer bu ülkede halkın egemenliğinden söz ediliyorsa böyle bir yetki kimseye verilmemiştir. Sadece Meclis kürsüsünden ve Milletin temsilcilerince ve TBMM tarafından yetki verilen kişilerle tenkit yapabilir. Ama günümüzde böyle tenkitlerin, çok başka yerlerden yapıldığına şahit oluyoruz. Bu tip mihrakların milletten aldığı cevap buğz edilmekten ve yalnızlığa terk edilmekten ibarettir. Yine de anlamazlar. Bir zamanlar başbakanlık yapmış bir devlet adamına kin ve nefretle hakaret eden iddia sahipleri şimdi, bir köşede yalnızlığını yaşıyor. Muktedir iken adam gibi davranmayanlar, kenara çekildiğinde veya öldüğünde sevgiye, rahmete, hayır- duaya hak kazanamazlar.
|