DEĞER VERİLEN Turgay Ertem Sayı:
44 - Nisan / Haziran 2004
En değerli şeyler, en güzel muhafazalar içindedirler. Mücevherler, paralar özel kasalarda saklanıyor. Ulaşılamayan elde edilmesi zor olan şeyler değerlidir. Kadınlarımız, kızlarımız da bizim için en kıymetli mücevherlerden daha değerlidir. Öyleyse kadınlarımız herkesin kolaylıkla ulaşabileceği, elde edilebileceği varlıklar değildir. Allah; bunun için kadınlara, açık bir ifade ile gözlerini, namus ve iffetlerini korumalarını ve kendilerini teşhir etmemelerini emrediyor, başörtülerini yakalarının üzerine kadar örtsünler diyor (Nur/31). Dışarı çıkarken de dış örtülerini üstlerine almalarını, tanınmamaları ve incitilmemeleri için en elverişli yol olarak gösteriyor (Ahzap/59). Bu emirler varken müslüman bir kadın ne yapacaktı. Elbette ki Allah’ın emrine uyarak gereğini yerine getirecekti. Nitekim öyle yaptı. Ve asırlar boyu zarafetini, güzelliğini eşine, çocuklarına diğer yakınlarından başkasından gizledi.
Kadınlarımıza cemiyet meydanında daha fazla rastlanmaya başlandıktan sonra, dış dünyanın etkisi ve Allah’ın emirlerini önemsememe sonucu namaz, oruç gibi önemli emirler, ancak şuurlu Müslümanların uymaya çalıştığı dinî vecibeler oldu. Başörtüsü takmak aydın, üniversiteli kızların arasında yaygınlaşınca, Allah’ın emirlerini önemsemeyenler, İslâm’ı sadece vicdan meselesi olarak görenler telâşlandılar. Ne oluyordu… Yeniden İslâmî hassasiyetler gelişecek ve kurdukları hırsızlık, dolandırıcılık, haksızlık düzeni sona mı erecekti… Buna mani olmalıydılar. Peki ama direk olarak Allah’ın dinine, İslâm’a karşı çıkılması doğru olur muydu? Olmazdı. Öyleyse başörtüsüne karşı bir mücadele başlatmalı; “siyasî simge”, “türban” diyerek onları takanları üniversitelere sokmamalı, buna karşı çıkanları üniversitelere sokmamalı, buna karşı çıkanları da “sen de onlardansın” diyerek bir güzel benzetmeliydiler. Senaryo uygulandı. İslâm düşmanları bazı saf Müslümanları da yanlarına alarak bir kaşık suda fırtına koparmaya başladılar. İlerde başörtülü bir kadının sokağa çıkmasını da engelleyebilirlerse daha büyük zafer kazanmış olacaklar.
Türk insanı ne zaman birbirinin inancına saygı göstermeyi öğrenirse gelecekten ancak o zaman daha umutlu olabiliriz.
|